HayrettinKaraman.net Site Ana Sayfasına Geçiş Facebook Sayfasına Geçiş Twitter Sayfasına Geçiş instagram Sayfasına Geçiş YouTube Sayfasına Geçiş
Siteden rastgele bir sayfa seçer. Hafızadaki önceki sayfaya döner Hafızadaki sonraki sayfaya döner
 


Bunlar mı çağdaş ve eğitimci

Çağdaş görünümlü ve iddialı olup ekonomi, eğitim, dış ilişkiler gibi bazı konulara ağırlık veren köşe yazarları var, iç yüzlerini ortaya çıkaran bir kışkırtıcı olmadığı sürece "sahte ve görünürde mevcut" niteliklerini koruyor, eskilerin deyişiyle sûret-i haktan görünerek durumu idare ediyorlar. Ne zaman ki, angaje oldukları ideoloji, taraf veya çıkar söz konusu oluyor hemen heyecana kapılıyor, şuurlu veya şuursuz olarak içlerini dışa vuruyorlar.

İşte size bir örnek.

Sıkça eğitim konuları ile ilgili yazılar yazıyor ve bu alanla ilgili faaliyetlerde müşahit olarak bulunuyor, hep bilgiç davranıyor, durmadan yetkililere yol gösteriyor, hatta buyuruyor. Geçen günlerde "8 yıllık temel eğitim, AKP ve CHP" başlıklı bir yazısını gördüm, başlık ilgimi çektiği için okudum, meğer yazı değil, bir aktarmadan ibaretmiş. Yazıda kendine ait olan cümleler çok az, geri kalanı Ak Parti milletvekili İrfan Gündüz'ün açıklamalarına cevap olarak CHP milletvekili Mustafa Gazalcı'nın açıklaması. Tabii yazının büyük bölümü Sayın Gazalcı'nın açıklamasına ayrılmış, Sayın Gündüz'ün söyledikleri birkaç satırla geçiştirilmiş. Bu geçiştirmeye göre Sayın Gündüz "Tarikatlar serbest olmalı" açıklamasından sonra şimdi de "8 yıllık kesintisiz zorunlu eğitim bir dayatmadır", demiş ve "imam hatip liselerinin önünü kesmek için çıkarılan yasanın Türkiye'nin önünü kestiğini" ileri sürmüş.

Buna karşı Sayın Gazalcı'nın yaptığı açıklamanın özü şu satırlardan anlaşılıyor: "1997'de yasalaşan 8 yıllık zorunlu ilköğretim, kör topal da olsa, kimi zaman delinse de 8 yıldır uygulanıyor. Yararları sayılamayacak kadar çoktur. 8 yıllık eğitimin kesintisizliğini delen, çocukların 5. sınıftan sonra yaz Kur'an kurslarına gitmesini sağlayan genelgeler, Danıştay tarafından durduruldu. AKP 2.5 yıllık iktidarı döneminde laik ve bilimsel eğitim yapımızı dinselleştirmeye, eğitimi özelleştirmeye çalışıyor. Elinden gelse eğitimi tümüyle kamu hizmeti olmaktan çıkarıp tarikatlara bırakacaktır."

Köşe yazarının Gazalcı'dan yana olduğu apaçık, onun açıklamasını verdikten sonra şöyle bir değerlendirme yapmış: "Eğitim konusunda söylenecek her söz, enine boyuna düşünülmeden uluorta söylenmemelidir. Ben yaptım oldu ya da nasıl olsa buna da alışırlar mantığı, eğitimde ters teper!"

Niyet okuma üstadlarından biri olduğu anlaşılan Gazalcı, Gündüz'ün "tarikatlar serbest bırakılmalı" teklifi ile iktidarın "eğitimi özelleştirme" eğilimini birleştiriyor ve çarpıcı bir sonuç çıkarıyor: "Eğitimi tarikatların eline bırakmak.".

Bu konuşmada o kadar eğri var ki, hangisini, düzelteceğinizi şaşırıyorsunuz. Bir deneme yapalım:

1. İslamcılar veya muhafazakârlar 8 yıllık temel eğitime karşı çıkmadılar; bu devamlı tekrarlanan bir iftiradır. Onların talebi, temel eğitimin-çağdaş dünyada olduğu gibi- 5+3 şeklinde kesintili ve geçişli olmasından ibaret idi.

2. Çağdaş dünyada, bizdekine benzer bir "eğitimde birlik" kanunu ve uygulaması yoktur. Yerel yönetimler ve sivil/özel kesimin eğitim alanında büyük yetki ve katkıları vardır.

3. Anayasa'da yer alan ve zorunlu ders olan "din kültürü ve ahlak bilgisi" dışında olup velilerin isteğine bırakılmış bulunan din bilgisi ve eğitimi hâlâ askıda tutulmakta, insanımızın bu hakkı kullanması engellenmektedir. Gazlacı'nın bahsini ettiği teşebbüs "delme" değil, bu anayasal hakkın kullanım yolunu açma teşebbüsüdür.

4. Küçüklere din eğitimi ve öğretimi verdirmek anayasal bir hak olduğuna göre, ilk öğretim çağını istisna etme hakkını kim, nereden alıyor?! Veliler -Anayasa'ya göre- istedikleri yaşta çocuklarına din eğitim ve öğretimi aldırabilirler. Bunun yerini, uygulama şeklini devlet neden belirlemiyor? Belirleme teşebbüslerini CHP vb. niçin engelliyorlar? Devletin/yönetimin vazifesi din eğitimini engellemek mi?

5. Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde tarikatların önemli ve müspet hizmetleri olsun, Kurtuluş Savaşı'nda tekkeler de kullanılsın, sonra tarikatları yasaklayın ve faaliyetlerini suç sayın. Bu uygulamalar, din özgürlüğü belgeleri ve antlaşmalarının hangi ara satırına sokuluyor? (Her kurumun kötü örneklerini bulabilirsiniz, ama bu yüzden kuruma hücum edemezsiniz.)

6. Diyelim ki tarikatlar serbest bırakıldı ve okul açtılar, Türkiye tarikatlardan mı ibaret, devlet ve diğer sivil toplum kuruluşları armut mu toplayacak? Okulu kim açarsa açsın devletin -belli kriterler çerçevesinde- denetim hakkı yok mu? Yoksa tarikatları ayrı devletler zannedenler mi var?

Hasılı "Boşa kostaklanma kostak değilsin".

Çağdaşlık, eğitimcilik dış badana, asıl içine baktığımızda görülen şey "bağnazlık, tarafgirlik, tek bir ideolojinin, dünya görüşünün militanlığı".

28 Ocak 2005
Cuma



Buradaki iki mavi çizgi arası içerik site editörünce konulmuştur ve rastgele çıkmaktadır. İçeriğini onayladığımız anlamına gelmez, dikkatli davranın.

  Şu anda sayfası gösterilen kitap.
Bu Kitapta:
Önceki Makale
Sonraki Makale
İçindekiler
Tarihe Göre:
Önceki Makale
Sonraki Makale
Makale Listesi
Site Sayfaları
Ana Sayfa
Hakkında
Makaleleri
Kitapları
Soru Konuları
Soru Listesi
Hayrettin Karaman`ın Sohbetleri
Şiirleri
Bestelenmiş ve Seslendirilmiş Şiirleri
Bütün site içeriğinin genel kelime indeksi.
Sitede Arama
Hayrettin Karaman'ın Siteye Son Eklenen Yazıları
E-posta
Siteyi Link ve Kaynak Gösterimi
m.HayrettinKaraman.net Mobil-Metin Versiyonu Hakkında

Facebook Sayfası:

Bulunduğunuz Sayfayı:



Sayfa başına gider Siteden rastgele bir sayfa seçer. Hafızadaki önceki sayfaya döner Hafızadaki sonraki sayfaya döner
   
Bu Kitapta: Önceki Makale Sonraki Makale İçindekiler Tarihe Göre: Önceki Makale Sonraki Makale Makale Listesi