HayrettinKaraman.net Site Ana Sayfasına Geçiş Facebook Sayfasına Geçiş Twitter Sayfasına Geçiş instagram Sayfasına Geçiş YouTube Sayfasına Geçiş
Siteden rastgele bir sayfa seçer. Hafızadaki önceki sayfaya döner Hafızadaki sonraki sayfaya döner
 


İmam-Hatipli Kızlar
"Kadınlar imam olmayacaklarına göre kızların İmam-Hatip okullarında ne işleri var?" sorusunu soranlar din cahili ve toplumuna yabancılaşmış aydın taslaklarıdır. Din cahilidirler; çünkü din eğitimi ve öğretimi almak için imam olmak veya imam olmayı istemek şart değildir; buna her müslümanın ihtiyacı vardır. Ayrıca kadınlar da kendi aralarında cemâatle namaz kırlarken birisi diğerlerine imam olabilir. Kur'an kursu ve din bilgisi öğretmeni olan bir müslüman bayandan muhatapları "dînin gereklerini yapmalarını ve yaşamalarını" beklerler. Toplumuna yabancılaşmış kimselerdir; çünkü bu toplumun büyük çoğunluğunu oluşturan insanlar çocuklarının hem çağdaş bilgileri elde etmesini, hem de kendi dînini ve değerlerini öğrenmesini, öz kültüründen uzaklaşmamasını istemektedirler. Esasen İmam-Hatip okullarının açılmasını istemeleri, sayısını bu ölçüde çoğaltmaları ve çocuklarını tercihan bu okullara göndermelerinin de baş sebebi budur. Veliler arasında, İmam-Hatiplerde okuyan çocuklarının imam olmalarını isteyenlerin sayısı oldukça azdır; çünkü imamlık ve hatiplik bilgi üzerine başka kâbiliyetler de isteyen önemli, şerefli, büyük bir vazifedir; İmam-Hatip mezunlarından bu kâbiliyeti taşıyan ve istekli de olanlar imam-hatip olurlar, diğerleri ise istedikileri bir yüksek öğretim kurumunda tahsillerine devam ederler veya bir işe girerler. Milletin arzusu budur; bunu bilmeyenler, bilip de karşı çıkanlar ve - kendilerinin de inanmadıkları bahanelerle- engellemek isteyenler milletine yabancılaşmış, jakoben, despot kişilerdir.
İmam-Hatipli kızlar burada öğrenim görürken aynı zamanda din eğitimi alırlar. Bu eğitimin bir parçası da belli bir yaşa geldikten sonra örtünmektir. Onlar örtünürler; çünkü bunu dinlerinin bir emri, Allah'ın bir irâdesi olarak kabûl etmişlerdir, örtünmedikleri takdirde günah işlediklerine inanırlar ve günah işlemeyi de istemezler. Kadınları, kızları örtünmeyen, cemâatin itimadına mazhar olmamış bazı hocaların (?) fetvâları onları bağlamaz; daha doğrusu hiçbir fetvâ, onu benimsemeyen müslümanları bağlamaz. Yapılan ilmî araştırmalar, örtünen kızlarımız arasında bunu "siyasal bir simge olarak" yapanların yok mesabesinde olduğunu göstermiştir. Yalnızca ileride "dîninin emirlerini yerine getiren müslüman bir kadın" olmayı isteyen, bu kimlik ve kişilikle milletine hizmet etmeyi, medeniyeti geliştirme ve kültürü zenginleştirme kervanına katılmayı amaçlamış bulunan bu kızlarımızı "siyasî, militan, partici, şartlanmış" olarak damgalamak ve zorla başlarını açmak hukûkî, ahlâkî ve medenî değildir. Evrensel hukuk ilkelerine ve insan haklarına aykırı olan kanunların, yönetmeliklerin, kararların arkasına sığınmak hiçbir şeyi değiştirmez; çünkü despotların, zalimlerin, baskıcı rejimlerin de kanunları, yönetmelikleri vardır. Demokrasilerde kanunlar ve yönetmelikler meşrûiyetlerini iki kaynaktan alırlar: 1. Evrensel hukuk ilkelerine uygun bulunmak, 2. Millet irâdesine dayanmak. Boşörtüsünü yasaklayan mevzâât ne evrensel hukuk ilkelerine uygundur ne de millet irâdesine. Defalarca söylendi yine tekrar ediyorum: Milletin irâdesini öğrenmek isteyenler buyursunlar referandum yapsınlar!
Koskoca valilerin, kaymakamların, millî eğitim müdürlerinin bizzat İmam-Hatip okullarına gelerek çoıcuklara baskı yapmaları, gözdağı vermeleri, medenî, hür, çağdaş dünyanın neresinde görülmüş? Çağdaşlık, yetişmişlik, eğitimcilik bu mudur? Bu inadın ve ısrarın kime faydası olacaktır? Göz yaşlarına boğularak başlarını açan veya okumayı bırakıp evlerine kapanan kızların başlarının içinin ne olacağını, duygularının nasıl bir renge bürüneceğini, kendilerine baskı uygulayanlara karşı hangi duygu ve düşüncelere sahip olacaklarını hiç mi düşünmüyorlar?
Bir seçime doğru hızla gidildiği anlaşılmaktadır. Bu seçim bir bakıma "başörtüsü referandumu" da olacağa benziyor. Millet giderek akıllanıyor ve uyanıyor; öyle gürültüye, yalana, boş vaatlere karnı doymuştur. Ortada dev gibi meseleler, ihtiyaçlar ve krizler var; bunların maddî ve ekonomik olanları var, manevî ve kültürel olanları var; siyasîlere bu açıdan bakacaklar, sözlerini bu zâviyeden dinleyecekler, geçmişlerini ve kişiliklerini bu bakımdan inceleyecekler ve kararlarını verecekler. Bundan sonra yalnızca karar ve rey vermekle de yetinmeyecek vekillerini adım adım takip edecekler. Vekâletin icaplarını yerine getirmeyenleri yerin dibine batıracaklar; evet bunları yapacaklar, yapmalıdırlar; çünkü ülke onlarındır, millî servet onlarındır, istiklâl ve bayrak onlarındır, aç, açık, işsiz, tedâvisiz, boynu bükük kalanlar onlardır; artık tuzu kuru siyasîler ve rant yiyenler milletin ensesinde boza pişiremeyeceklerdir. Herkes hesabını buna göre yapsın!


 


Buradaki iki mavi çizgi arası içerik site editörünce konulmuştur ve rastgele çıkmaktadır. İçeriğini onayladığımız anlamına gelmez, dikkatli davranın.

  Şu anda sayfası gösterilen kitap.
Bu Kitapta:
Önceki Makale
Sonraki Makale
İçindekiler
Site Sayfaları
Ana Sayfa
Hakkında
Makaleleri
Kitapları
Soru Konuları
Soru Listesi
Hayrettin Karaman`ın Sohbetleri
Şiirleri
Bestelenmiş ve Seslendirilmiş Şiirleri
Bütün site içeriğinin genel kelime indeksi.
Sitede Arama
Hayrettin Karaman'ın Siteye Son Eklenen Yazıları
E-posta
Siteyi Link ve Kaynak Gösterimi
m.HayrettinKaraman.net Mobil-Metin Versiyonu Hakkında

Facebook Sayfası:

Bulunduğunuz Sayfayı:



Sayfa başına gider Siteden rastgele bir sayfa seçer. Hafızadaki önceki sayfaya döner Hafızadaki sonraki sayfaya döner
   
Bu Kitapta: Önceki Makale Sonraki Makale İçindekiler