Müslüman olmak imkânsız değildir Son günlerde okuduğum iki köşe yazısının birinde laikliğin imkânsız olduğundan, diğerinde ise İslâmîleşmenin imkânsızlığına karar vermiş olan bazı yenilikçilerin -onun yerine koyarak- demokrasiyi talep ettiklerinden söz ediliyordu. M. Utku'nun, laikliğin imkânsızlığı değerlendirmesine katılıyorum. Teorik olarak kâmil bir laiklik, devletin bütün din ve ideolojilere eşit mesafede olmasıdır, birini tutup, yanında yer alıp diğerlerine karşı faklı tutum ve tavır içinde olmamasıdır. Bu teorik laikliği pratiğe döktüğümüzde, uygulamaya kalktığımızda devlet adına hareket edenlerin (seçilmiş veya atanmış karar ve yönetim elemanlarının) insandan başka bir şey olmaları gerekiyor; çünkü pratikte insanın, tercih ettiği, benimsediği, özümsediği bir din, kanâat, ideoloji, dünya görüşü, inanç ve inançsızlıktan -hayatının bütününde, bütün alanlarda- etkilenmemesi, bunlardan sıyrılarak, bunlar yokmuş gibi davranması mümkün değildir; bu mümkün olmayınca da laikliğin pratiği mümkün değildir. Meseleye böyle bakıldığında, dünyadaki en iyi laiklik uygulamasının bile kâmil (tam, teoriye uygun) olduğu söylenemez, nisbî olarak ona yaklaştığından söz edilebilir. Bu çağda kitabın kavlince müslüman olmak, müslüman kalmak ve müslümanca yaşamak mümkün olduğu, keza demokrasi ile din de başka kategorilere ait kavramlar ve kurumlardan ibaret bulunduğu için, hem birincinin imkânsızlığına hem de ikincinin ikâmesine katılmıyorum. Bugün şurada ve burada müslümanlar dinlerini yaşama konusunda sıkıntıya düşüyorlarsa bunun sebebi din değildir, müslümanlığın çağdaş insanın ihtiyaçlarına cevap vermekten aciz kalması hiç değildir; bunu sebebi başka din ve ideoloji mensuplarının engellemeleri, tahammülsüzlük ve taassuplarıdır. Sünnetullaha göre mümkün olmayan bütün insanların müslüman olmasıdır, İslâm hukukuna ve evrensel hukuk ilkelerine göre mümkün ve câiz olmayan da müslüman olmayan kimselerin zorla İslâm'a sokulmaları veya müslümanlar gibi yaşamaya mecbûr kılınmalarıdır. İslâm'a göre câiz ve mümkün olmayan bir şeyi müslümanların talep etmeleri sözkonusu olamaz. Müslümanlar mümkün olanı; yani isteyenin müslüman olabilmesini ve kâmil mânâda, kitabın kavlince, Allah'ın muradına uygun olarak müslümanca yaşayabilmesini istemektedirler. Dünyada herhangi bir demokrasi anlayışı ve uygulaması bu isteğin gerçekleşmesine imkân veriyorsa müslümanların bu demokrasi ile bir dertleri olmaz, ama bu, demokrasinin İslâm yerine konması demek değildir. Eğer demokrasi denilen sistem müslümanların - ve tabîî diğerlerinin- haklı ve vazgeçilemez taleplerinin hayata geçirilmesine imkân vermiyorsa bu takdirde hem müslümanların hem de başka din ve ideoloji mensuplarının demokrasi ile başları dertte olur.
Buradaki iki mavi çizgi arası içerik site editörünce konulmuştur ve rastgele çıkmaktadır. İçeriğini onayladığımız anlamına gelmez, dikkatli davranın.
|