HayrettinKaraman.net Site Ana Sayfasına Geçiş Facebook Sayfasına Geçiş Twitter Sayfasına Geçiş instagram Sayfasına Geçiş YouTube Sayfasına Geçiş
Siteden rastgele bir sayfa seçer. Hafızadaki önceki sayfaya döner Hafızadaki sonraki sayfaya döner
 


Sigorta Üzerine - 1
İslâm yardımlaşma ve dayanışmayı kimi yerde farz kılan, kimi yerde teşvik eden bir dindir. Bir kimse malında ve canında bir zarara uğradığı zaman bu zararın mümkün olduğu kadar telafi edilmesi, kaybın yerinin doldurulması ve bu bakımdan insanların güvence içinde yaşamaları İslâmın genel ilkelerine ve özel hükümlerine uygundur. İslâmın razı olmadığı, yasakladığı husus, primli sigortacıların yaptıkları gibi insanların güven duygusunu istismar ederek haksız kazanç sağlamaktır. Buna karşı İslâm alimlerinin formülleştirdikleri sigorta şekli "üyelik sigortası"dır. Bu sigortada kurum, yardımlaşmanın aracı ve aracısıdır ve hizmetin bedelini (hizmeti ne kadar bir bedeli hak ediyorsa onu) alır. Sigortalıların ödedikleri meblağ onların hesaplarına kaydedilir, yan şirketler ve işler yapılarak nemalandırılır, hasarlar ve zararlar nemalardan ve anaparadan ödenir, geri kalan sigortalının parasıdır, istediği zaman sistemden çıkar ve artan parasını alır.
Türkiye'de halen uygulanan primli sigortada sakıncalı olan taraflar: a) Primlerin sigorta şirketinin malı olması ve verilen hizmete nisbetle büyük meblağların alınmasıdır (fahiş kazanç), b) Toplanan primlerin faizcilik yoluyla nemalandırılması ve nemaların da sigorta şirketine ait olmasıdır. Bildiğim kadarıyle bir sigorta şirketi (en son kurulanı) mevcut sigorta kanununun bir imkanından yararlanmakta, hasar yapmayan sigortalının bir sonraki sigorta akdinde priminden indirim yapmak suretiyle -bir mânâda- önceden ödediğini onun (sigortalının) namına kısmen muhafaza etmiş gibi olmaktadır. Bizce yapılması gereken, kanunda gerekli değişiklik yapılarak veya özel bir kanun (yahut kararname) çıkarılarak üyelik sigortasına imkan tanınmasının sağlanmasıdır.
Sigortaya cevaz verenler bunu, tazmin sorumluluğunun (güvence vermenin) bir bedel karşılığında akde konu olabileceği esasına veya mevcut primli sigorta şirketlerinin de sonuç olarak sigortalıların kendi aralarındaki dayanışmalarına aracılık ettiği (bu manada üyelik sigortası gibi olduğu) anlayışına (yorumuna) dayandırmaktadırlar. Şirketin meşrû olmayan yollardan primleri nemalandırması ve ödediği hasar dışında kalan meblağın büyük (fahiş) olması hususlarını caiz görmüyorlar, ancak bunlarsız da sigortacılık yapılabilir diyorlar.
Sigorta kumara veya müşterek bahise benzemez. Hem şekil, hem de amaç bakımından arada önemli farklar vardır.
Sigorta Allah'ın iradesine karşı yapılmıyor; yani sigorta akdini yapanlar bu akit sayesinde Allah'ın iradesini sınırlamıyor, olacağın önüne geçeceklerini söylemiyor ve bunu amaçlamıyorlar. Sigorta akdi yapıldığı halde Allah'ın muradı yerine gelir, bundan sonra sigorta akdi devreye girer ve hasıl olan zarar, hasar mümkün olduğu (veya üzerinde anlaşma yapıldığı) ölçüde telafi edilir. Bunda tevekküle, Allah'ın iradesine teslimiyete aykırı bir husus yoktur.
Sigortalı, primleri yatırırken belli bir müddet sonra daha fazlasını geri alayım diye bunu yapmıyor. Onun amacı, binlerce sigortalının yatırdığı primlerden hasıl olacak büyük meblağ ve bunun neması ile sigortalılardan bazılarının uğradığı zararı ödemek, hasarı tamir ettirmek, hastalığı tedavi ettirmek...tir. Bu bir yardımlaşma ve dayanışma şeklidir, az verip çok alarak para kazanma akdi değildir ve bu bakımdan faizle alakası yoktur. Sigortacının (mevcut primli sigortada) verdiği hizmete nisbetle büyük kazançlar sağlaması fahiş kazanca girdiği için caiz değildir. Sigortalı fahiş gelir sağlayan değil, fahiş bedel veren olduğu için -islâmî sigortalar kuruluncaya kadar- müslümanların, mevcut sigorta şirketlerinde -hayat sigortası dışında kalan konularda- sigortalı olmaları (sigortacı değil) zarureten caizdir. İmkan bulanlar mevcut sigortacıları desteklemiş olmamak için kendi aralarında özel üyelik sigortaları oluşturabilirlerse bu şüphesiz daha evladır ve tercih edilmelidir.


Sigorta Üzerine - 2
Sıradan bir insanın mutluluğu, içinde bulunduğu halde ve gelecekte temel maddi ve manevi ihtiyaçlarının sağlanmasına/sağlanma ihtimaline bağlıdır; insanoğlu bundan emin olmadıkça huzurlu ve mutlu olamaz. İnsanın bu güvenlik ihtiyacını keşfeden kapitalizm, primli sigorta sistemini icad ederek tatlı bir gelir ve sömürü kapısı açmıştır. Fıtrata (insanın tabiat ve yaratılıştan gelme özelliklerine) uygun bulunan, Allah tarafından böyle takdir ve tanzim buyurulan İslâm ise mezkûr güvenlik ihtiyacını şu şekilde düzenlemiş ve karşılamıştır:
a) İslâm toplumunun bütün mensupları, asgari bir hayat şartı ve geçim imkânlarının temini bakımından toplumun ve devletin sigortası altındadırlar.
b) Kamu yararına borca girmiş bir kimsenin borcu, zekât gelirinden ödenir.
c) Kasdî olmayan öldürme, sakatlama ve yaralama durumlarında gerekli tazminat kazayı yapanın dahil bulunduğu "diyet dayanışma gurubu (âkıle)" tarafından ödenir.
d) Kişiler mallarına gelecek zarar veya başkalarının malvarlıklarına istemeden verecekleri zarar karşısında üyelik sigortası kurabilirler. Bu sigortaya dahil olanlar riziko durumlarına göre havuza belli bir meblağ öderler, bu meblâğ üyelerin tamamı adına nemalandırılır, meydana gelecek zarar ve hasarlar bu meblâğdan ve nemasından ödenir, kurum için gerekli masraflar çıkarıldıktan sonra kalan para yine sigortalılara aittir. Belli bir müddet içinde yatırılan para ile bunun geliri hasarları ödemeye kâfî geldiğinde üyeler, yeniden ödeme yapmadan sigortalı olmaya devam ederler.
e) Günümüzde mevcut primli sigorta sisteminde sigortacıların yaptıkları işlem usûle uygun olmadığı, toplanan primler gayr-i meşrû (haram) yollarla nemalandırıldığı ve şirket, hizmet bedelini aşan gelirleri kendi hesabına alıp sigortalıdan her yıl yeniden prim istediği için bu sistem meşrû değildir. Müslümanlar böyle bir sigorta şirketi kurup işletemezler. Ancak bir önceki maddede geçen üyelik sigortası tesis edilinceye kadar primli sigorta şirketlerinde sigortalı olarak (sigortacı olmak değil) caizdir. Bu cevazın iki dayanağı vardır: 1. Zaruret ve ihtiyaç. 2. Sigortalıların ödedikleri primler ile kendi aralarında dayanışma yapmış olmaları (sigortalılar bakımından işlemin buna raci olması).


 


Buradaki iki mavi çizgi arası içerik site editörünce konulmuştur ve rastgele çıkmaktadır. İçeriğini onayladığımız anlamına gelmez, dikkatli davranın.

  Şu anda sayfası gösterilen kitap.
Bu Kitapta:
Önceki Makale
Sonraki Makale
İçindekiler
Site Sayfaları
Ana Sayfa
Hakkında
Makaleleri
Kitapları
Soru Konuları
Soru Listesi
Hayrettin Karaman`ın Sohbetleri
Şiirleri
Bestelenmiş ve Seslendirilmiş Şiirleri
Bütün site içeriğinin genel kelime indeksi.
Sitede Arama
Hayrettin Karaman'ın Siteye Son Eklenen Yazıları
E-posta
Siteyi Link ve Kaynak Gösterimi
m.HayrettinKaraman.net Mobil-Metin Versiyonu Hakkında

Facebook Sayfası:

Bulunduğunuz Sayfayı:



Sayfa başına gider Siteden rastgele bir sayfa seçer. Hafızadaki önceki sayfaya döner Hafızadaki sonraki sayfaya döner
   
Bu Kitapta: Önceki Makale Sonraki Makale İçindekiler