HayrettinKaraman.net Site Ana Sayfasına Geçiş Facebook Sayfasına Geçiş Twitter Sayfasına Geçiş instagram Sayfasına Geçiş YouTube Sayfasına Geçiş
Siteden rastgele bir sayfa seçer. Hafızadaki önceki sayfaya döner Hafızadaki sonraki sayfaya döner
 


Büyük imtihan

“İnsana gelince, Rabbi ona imtihan için ikramda bulunduğunda ve onu nimetlere boğduğunda, 'Rabbim bana ikram etti' der (mutlu olur). / Onu imtihan edip rızkını daralttığında ise 'Rabbim beni önemsemedi' der (mutsuz olur). / Hayır, hayır! Doğrusu siz yetime ikram etmiyorsunuz. / Birbirinizi yoksulu yedirmeye teşvik etmiyorsunuz. / Mirası hak hukuk demeden yiyorsunuz. / Malı aşırı derecede seviyorsunuz. / Hayır, bu böyle olmamalı! Yer dağılıp parça parça olduğunda...” (Fecr 15-21)

Önceki âyetlerde azgınlık ve taşkınlıkları yüzünden helâk edilen kavimlerin durumu haber verilerek gereken uyarı yapıldıktan sonra insanoğlunun azmasına ve kötü sonuçlara sürüklenmesine sebep olan, kendini beğenmişlik ve bencillik duygularından gelen başka zaaflarına dikkat çekilmektedir. Hz. Peygamber Mekke müşriklerine tuttukları yolun yanlış olduğunu, bu gidişleriyle bir gün mutlaka Allah tarafından cezalandırılacaklarını hatırlattıkça onlar da tam tersine, kendi yollarının doğru olduğunu, nitekim bu sayede Allah tarafından kendilerine bol nimetler ve servetler ikram edildiğini savunuyorlardı. Şu halde 15. âyetteki “insan” kelimesi öncelikle belirtilen karakterdeki Mekke müşriklerini işaret ediyor, aynı karakteri taşıyanlar da bu işarete dahil oluyorlar.

Allah Teâlâ, hikmeti ve imtihan düzeni gereği, insanı çeşitli yeteneklerle donatıp bol nimete kavuşturduğunda o, bu nimetlerle bir sınamadan geçirildiğini, bunların bir hikmetle kendisine verildiğini düşünerek şükrünü yerine getirmesi gerekirken, bu sorumluluğu aklından bile geçirmeyip sırf lâyık olduğu için kendisine bu nimetlerin ikram edildiğini düşünüp mutlu olur; sahip olduğu nimetlerden başkalarını yararlandırarak onların da bu mutluluğa ortak olmaları yönünde bir gayret göstermez. Fakat aynı insan rızkında bir daralma olduğunda bunun da bir hikmet gereği meydana geldiğini, uhrevî bir mükâfata erişmesine veya akılsızca bir zevk ve safaya düşmekten korunmasına vesile olabileceğini yahut kendi kusurunun, çalışma ve gayretteki noksanlığının bir neticesi olabileceğini düşünerek sabretmesi ve kusurlarını gidermesi gerekirken o, kendisinin Allah tarafından göz ardı edildiği ve haksızlığa uğradığı iddiasında bulunma anlamına gelebilecek davranışlar içine girer, yakınıp sızlanmaya ve isyan etmeye başlar. Öte yandan fırsat bulduklarında erkekler kadınların miras payına el koyar, yetimlere kalan mirası da onlara verecek yerde gasp ederler.

Cenâb-ı Hak akıl ve irade sahibi, meleklerden yüce de olabilecek, hayvanlardan daha aşağı derekelere de inebilecek kabiliyette bir varlık olarak insanı yaratmış ve verdiği imkan, nimet ve yetenekleri hür iradesiyle hayırda kullanmasına razı, ama şerde kullanmasına da imkan vermek suretiyle onları imtihana tabi tutmuştur. Bu imtihanı kazanabilmek için:

1. Nimetin asıl sahibinin Allah olduğunu, O'nun nimeti bize, liyakatimiz dolayısıyla vermeye mecbur olduğu için değil, bir lutuf olarak verdiğini bilmek ve O'na minnettar olup şükretmek; nimetini kıstığı zaman da hükmüne razı olup sabretmek;

2. Allah'ın verdiği nimetleri yoksul ve himayeye muhtaç olanlarla paylaşmak, buna başkalarını da teşvik ederek bu hususta toplumsal bir duyarlılığın gelişmesine, dayanışma ve yardımlaşmanın kurumsal bir hale gelmesine katkıda bulunmak gerekiyor.

Bu iki davranış ölçüsü, İslâmî kaynaklarda, “Allah'ın emrine saygı, Allah'ın yarattıklarına şefkat” şeklinde formülleştirilmiştir. 15-20. âyetlerde müşrik Araplarda ve benzerlerinde görülen Allah'a karşı küstahlık derecesine kadar varan benlik iddiası, “öteki”ne karşı tam bir sorumsuzluk ve ilgisizliğe götüren egoizm ve çılgınca bir mal tutkusu veciz ve etkileyici bir üslûpla eleştirilmiş, müminler için de doğru olan davranışlara işaret edilmiştir.

21.10.2016



Buradaki iki mavi çizgi arası içerik site editörünce konulmuştur ve rastgele çıkmaktadır. İçeriğini onayladığımız anlamına gelmez, dikkatli davranın.

  Şu anda sayfası gösterilen kitap.
Önceki Makale
Sonraki Makale
Makale Listesi
Site Sayfaları
Ana Sayfa
Hakkında
Makaleleri
Kitapları
Soru Konuları
Soru Listesi
Hayrettin Karaman`ın Sohbetleri
Şiirleri
Bestelenmiş ve Seslendirilmiş Şiirleri
Bütün site içeriğinin genel kelime indeksi.
Sitede Arama
Hayrettin Karaman'ın Siteye Son Eklenen Yazıları
E-posta
Siteyi Link ve Kaynak Gösterimi
m.HayrettinKaraman.net Mobil-Metin Versiyonu Hakkında

Facebook Sayfası:

Bulunduğunuz Sayfayı:



Sayfa başına gider Siteden rastgele bir sayfa seçer. Hafızadaki önceki sayfaya döner Hafızadaki sonraki sayfaya döner
   
Önceki Makale Sonraki Makale Makale Listesi