Erkek de tamamlıyor Gannuşi, 'Hayat, kadın ve erkeğin birbirini tamamladığı öğelerden oluşur' dediği için muhalefet kadın konusunda ona ve partisine güvenmediğini söylüyor, 'Kadın tamamlıyor' değil, 'Kadın eşit' demesi gerektiğini ileri sürerek gürültü koparıyorlarmış. Bu muhalefetin istediği başka bir kültür, medeniyet, hayat felsefesi ve tarzıdır. Gannuşi'nin, Mursi'nin, Abdulcelil'in (İhvan'ın ve diğer İslamcı hareketlerin) istediği ise bizim (Müslümanların) ait oldukları, korumak ve geliştirmeyi amaç ve dava edindikleri medeniyet, kültür ve hayat tarzıdır. İslam düşüncesinde 'fıtrat' gerçeği temel dayanaklardan biridir. Fıtrat Yaradan'ın, yarattıklarına verdiği özelliklerdir, tabiattır, kabiliyyettir. Maddi ve manevi olanıyla dünya (daha doğrusu evren ve ötesi) bu fıtrat sayesinde varlığını devam ettiriyor, değişen şartlara uyum gösteriyor ve tekâmül ediyor. Farklı olup birbirini tamamlamak fıtrat gereğidir, birbirini tamamlayan iki unsur eşit değerdedir, ama farklıdır. Yalnızca kadın erkeği tamamlamıyor, erkek de kadını tamamlıyor. Eşitlik peşinde olanlar fıtrat gereği olan farklılığa karşı çıkıyor, canlı ve cansız evreni yeniden yaratmaya kalkışıyorlar; Kur'an da bunlara şöyle sesleniyor: 'Şu insanoğlu, Yaradan'la ilgisini keserek, O'na ihtiyacı olmadığına inanarak çizgiyi aşar, fıtrat gereği olan düzene baş kaldırır' ve ekliyor: 'Hiç şüphe etme, dönüp dolaşıp geleceğin Rabbindir' (Alak: 96/8); istesen de istemesen de evren nasıl yaratılmış ise öyle olacak, sen onu değiştiremeyeceksin, değiştirmeye kalkarsan bozacak, hem ona hem kendine zarar vereceksin, iyisi mi Yaradan'ın kanunlarını keşfet ve ona uyum yaparak huzur bul, mutlu ol! Peygamberimiz (s.a.) kadınla ilgili -çoğu kimsenin yanlış anladığı- bir kaburga kemiği benzetmesi yapıyor ve bu benzetmede kadının farklı oluşunun fıtrat gereği olduğunu, onu beşer aklınca düzeltmeye ve değiştirmeye kalkışmanın bozmaktan ve kırmaktan başka bir sonuç doğurmayacağını ifade buyuruyor. Kadınla erkeğin insani değer yönünden eşit olduklarını da elma örneği ile açıklıyor: 'Onlar bir elmanın iki yarısı gibidir'. 'Kesin olarak bilin ki, ben erkek olsun kadın olsun hiçbirinizin ortaya koyduğu bir ameli (işi, emeği, eseri, ibadeti…) zayi etmeyeceğim, siz (erkekler ve kadınlar) birbirinizden olmasınız…' mealindeki âyet de (Al-i İmran: 3/195) eşitlik içinde farklılığın altını çiziyor. İyi ki farklı olmuşuz, birbirimize yardım ederek, birimizde olmayanı, yaratılış amacını gerçekleştirmek üzere tamamlayarak Yaradan'ın murad ettiği hayatı sürdürüyoruz. Rabbini ve sınırlarını bilenler iki cihanda huzur ve saadetin anahtarına sahip olmuşlardır. 16.12.2012
Buradaki iki mavi çizgi arası içerik site editörünce konulmuştur ve rastgele çıkmaktadır. İçeriğini onayladığımız anlamına gelmez, dikkatli davranın.
|