HayrettinKaraman.net Site Ana Sayfasına Geçiş Facebook Sayfasına Geçiş Twitter Sayfasına Geçiş instagram Sayfasına Geçiş YouTube Sayfasına Geçiş
Siteden rastgele bir sayfa seçer. Hafızadaki önceki sayfaya döner Hafızadaki sonraki sayfaya döner
 


Rejim değişecek mi?

Bundan önceki seçimde olduğu gibi son seçimlerden önce de birçok köşe yazarı Akparti iktidara geldiği takdirde rejimi değiştireceğini ve ülkeye şeriat düzenini getireceğini yazıp durdular. Yazanların çoğu buna inanmıyordu, ama belli çevreleri korkutarak, tahrik ve teşvik ederek antidemokratik müdahalelerle bu partinin önünü kesmek istiyorlardı. Bu isteklerine kavuşamadılar, şimdi de "ılımlı, yumuşak, sinsi... İslam" tehlikesinden söz ederek yine aynı isteklerinin gerçekleşmesine meydan açmaya çalışıyorlar. Bu yazarların ortak tavır ve yaklaşımı, "demokrasinin din özgürlüğü yoluyla daha dindar bir toplumun oluşmasına zemin hazırlamasını istememek, bunu bir tehlike olarak görmektir". Yoksa bütün vatandaşları belli bir dine zorlayacak bir rejimin gelmesi, bu manada bir rejim değişikliğinin olması ihtimalini onların da varid göreceğine inanmıyorum.

Bir iki yazımı buna ayırarak, örnek kabilinden iki yazarın düşüncelerini ele alıp tartışmak istiyorum:

Zülfü Livaneli, "Türkiye'de rejimin değişeceği tarih" başlıklı yazısında diyor ki:

"...Eğer o zamana kadar olağan dışı gelişmeler olmazsa, AKP 2007 yılında Çankaya'ya istediği kişiyi oturtacak. Devleti ve Türkiye'yi ele geçirme operasyonunda son aşama da böyle tamamlanacak. Düşünsenize, Çankaya'da Sezer yerine bir AKP'li oturduğu zaman YÖK de değişecek, Anayasa Mahkemesi de, diğer kurumlar da. Devlet kadrolarına yapılan atamalara hiç itiraz edilmeyecek. Hükümetin Meclis'ten emirle geçirdiği yasalar derhal onaylanacak. Ve Türkiye, AKP'nin istediği düzen ne ise o düzene geçmiş olacak.

Okullarda yeni kuşaklar bu düzene göre yetiştirilecek, radyo televizyon yayınları buna göre ayarlanacak ve tabi İstanbul sermayesi ile eski solcu-yeni liberal yazarlar bütün bu gelişmelere alkış tutacak. Uluslarüstü irade Türkiye'de laik cumhuriyetin sona ermesini istiyor. Bize biçilen rol Ortadoğu'da, Batı çıkarlarını koruyan bir İslam ülkesi olmak. Bu rolün oynanmaya başlanacağı tarih Nisan 2007'dir..."

Sayın Livaneli "olağan dışı gelişmeler olmazsa" diyor; bu gelişmeler ne olabilir? Tabii askerin müdahalesi, tertiplenmiş ve tahripkâr sokak gösterileri gibi antidemokratik gelişmeler; ama yazar bunları tehlike olarak görmüyor; hatta biraz da "olmalı" der gibi!

"Devleti ve Türkiye'yi ele geçirme operasyonu..."

Bundan maksat Akparti'nin mecliste yeterli çoğunluğu elde etmesi ve meclis başkanlığı yanında cumhurbaşkanlığına da istediği kimseleri getirmesi ise -ki, böyle olduğu anlaşılıyor- bu manada devleti ele geçirmekten daha tabii ne olabilir? Devleti demokrasi (meşruiyet, hukuk) dışı yollardan ele geçirenlere mi, yoksa halkın iradesiyle meşru yoldan ele geçirenlere mi karşı çıkmak gerekiyor?

Yazara göre Akparti iktidarı istediği kanunları çıkaracak, atamaları yapacak ve böylece "Türkiye, AKP'nin istediği düzen ne ise o düzene geçmiş olacak"!

Sayın Livaneli'nin ima ettiği düzen "İslami düzen". Akparti'nin gerçekleştirmeyi vaad ettiği düzen ise "çağdaş uygarlık, eksiksiz demokrasi, insan hakları, AB normlarına uygun bir hayat standardı". Türkiye gibi bir ülkede ikincisinin değil de birincisinin gerçekleşmesini muhtemel görmek için insanın ultra hayalci olması gerekir.

"...İstanbul sermayesi ile eski solcu-yeni liberal yazarlar bütün bu gelişmelere alkış tutacak. Uluslarüstü irade Türkiye'de laik cumhuriyetin sona ermesini istiyor. Bize biçilen rol Ortadoğu'da, Batı çıkarlarını koruyan bir islam ülkesi olmak" şeklindeki ifade çok ağır bir hakaret içeriyor. Ülkenin sanayicisi, tüccarı, bir kısım aydını ve Akparti'ye oy vermiş milyonlarca insanı, laik cumhuriyete son verecek ve Batı çıkarlarını korumayı vazife edinecekmiş!

Kafa karışıklığının sebep olduğu çelişkinin tipik örneği. Eskiden solcu şimdi liberal olan aydınlar ile mesela TÜSİAD'ın laik cumhuriyete son verilmesine alkış tutacağı nasıl düşünülebilir?

Akparti'ye oy veren milyonlar Türkiye'nin bir "İslam ülkesi" olmasını isteyebilir. Ama bunun manası cumhuriyete son vermek değildir. Laikliği de kaldırmak değildir. "Katı, radikal, din karşıtı" bir laiklik anlayış ve uygulaması yerine "insan haklarına, din özgürlüğüne dayanan, inanan ve inanmayan vatandaşların baskı altında kalmadan inanç veya inançsızlıklarını yaşamalarına imkan veren bir laiklik getirmektir.

"Ama böyle bir laiklik anlayış ve uygulaması daha Müslüman bir toplumun oluşmasına yol açar" diyen olursa ona verilecek cevap şudur:

Ya demokrasiden vazgeç veya toplumun tabii gelişim ve değişimine karşı çıkma; farklılarla beraber yaşamaya, onlara tahammül etmeye alış.

06.09.2007



Buradaki iki mavi çizgi arası içerik site editörünce konulmuştur ve rastgele çıkmaktadır. İçeriğini onayladığımız anlamına gelmez, dikkatli davranın.

  Şu anda sayfası gösterilen kitap.
Önceki Makale
Sonraki Makale
Makale Listesi
Site Sayfaları
Ana Sayfa
Hakkında
Makaleleri
Kitapları
Soru Konuları
Soru Listesi
Hayrettin Karaman`ın Sohbetleri
Şiirleri
Bestelenmiş ve Seslendirilmiş Şiirleri
Bütün site içeriğinin genel kelime indeksi.
Sitede Arama
Hayrettin Karaman'ın Siteye Son Eklenen Yazıları
E-posta
Siteyi Link ve Kaynak Gösterimi
m.HayrettinKaraman.net Mobil-Metin Versiyonu Hakkında

Facebook Sayfası:

Bulunduğunuz Sayfayı:



Sayfa başına gider Siteden rastgele bir sayfa seçer. Hafızadaki önceki sayfaya döner Hafızadaki sonraki sayfaya döner
   
Önceki Makale Sonraki Makale Makale Listesi