Ahıska Türklerinin dramı Dram bir tane değil, Filistin, Lübnan, Çeçenistan, Keşmir, yabancı ülkelerde yaşayan Müslümanlar... ile ilgili dramlar var. Türkiye'de yaşayan Müslümanların önemli bir kısmının maruz kaldığı başörtüsü yasağı ve İmam Hatiplere reva görülen muameleler ile ilgili dramlar var, bunları da yazıyoruz ve yazmaya devam edeceğiz, ama güncelliği geçmeden Ahıska Türkleri'nin dramını paylaşmamız gerekiyor. İnsan olduğumuz için insanlara ait dramlar, ıstıraplar, zulümler karşısında duyarsız ve ilgisiz kalmamalıyız, ama benim Ahıska Türkleri ile ilgim yalnızca insanlığımdan değil, akrabalığımdan da kaynaklanıyor. Annemin dedesi Rüşdü Efendi (İstanbul medreselerinden icazet almış bir hocadır), 1877-78 Osmanlı-Rus savaşından sonra memleketi Ahıska'yı terk ederek Türkiye'ye hicret ediyor ve Çorum'da yerleşiyor. Bunlara 93 muhaciri diyorlar. Kendisinden Arapça okuduğum Server Efendi de 1937'de Rus mezaliminden kaçarak Türkiye'ye sığınmış bir zat idi. 1989 yılında Azerbaycan'a gitmiş Kuba şehrinin mescidinde Ahıska muhacirlerinin de katıldığı bir cuma namazı kılmıştık. Burada yaşadığımız heyecanı bir şiirle ifade etmiştim ve bu şiirde Ahıskalılara ait şu kıtalar vardı: Çoğu ellisini geçmiş Kıpçaklar Ahıska'dan gelmiş sakalı aklar El açmış Allah'a eski topraklar Yeniden can buldu Allahu ekber Okundu salavât kılındı namaz Bu manzaraya bir gönül dayanmaz Olana görmeden kimse inanmaz Gözümde yaş oldu Allahu ekber Ahıskalı bana "bacımoğlu" der Arıyoruz burda sığınacak yer Bizim kaderimiz hicretmiş meğer Yine nevbet çaldı Allahu ekber O tarihte Azerbaycan 120 bin Ahıska Türkünü ülkesine kabul etmişti; çalışkan, becerikli ve dayanışmacı Ahıskalılar hemen kollar sıvamışlar, kendilerine tahsis edilen topraklarda, kendi yaptıkları kerpiçlerle evler kurmaya, bağlar ve bahçeler dikmeye başlamışlardı. Bu köylerden birini de ziyaret etmiş ve rahmetli ebemin tatlı dilini orada bulmuştum, uzun boylu dertleşmiş ve sohbet etmiştik. 1877-78 Osmanlı-Rus Savaşı'na kadar Osmanlı devleti sınırları içinde Ahıska'da yaşayan ve bu tarihten sonra Rus egemenliği altına giren has Anadolu Türkleri olan Ahıskalılar, Stalin'in tehciri sonrasında hayatlarına Kazakistan, Kırgızistan ve Özbekistan'da devam ettiler. Özbekistan'da çoğunlukla Fergana Vadisi'nde yaşayan Ahıskalılar, bu ülkede 1989 yılında patlak veren elim ve kanlı olaylar sonrasında Özbekistan'ı terk etmek zorunda kaldılar ve bunların bir kısmı Azerbaycan'a, bir kısmı da Rusya'nın Krasnodar kentine göç etti. Ahıska Türkleri bundan 61 yıl önce soğuk bir 22 Kasım gecesi Stalin'in emriyle birkaç saat içinde silah zoruyla evlerinden çıkarılıp hayvan vagonlarıyla Orta Asya steplerine sürülmüşlerdi. Sürülen Ahıskalıların sayısı 120 bin civarındaydı ve bunun 16 bini, 10 gün süren zorlu yolculuk sırasında açlık ve hastalıktan vagonlarda ölmüş, cenazeleri yollara fırlatılıp atılmıştı. Bu sürgünün sebebi Ahıskalıların halis Türk ve Müslüman olmaları, bu yüzden Stalin'in, sınıra yakın bölgede Türkiye lehine faaliyetlerde bulunmalarından çekinmesi idi. Bu yüzden 40 bin kadar acemi genci Alman cephesine sevkederek kırdırdı, geri kalan kadın, yaşlı, çocukları da tehcire ve kırıma tâbi tuttu. İşte tehcir ve işte soykırım. Devam edeceğim. 24 Kasım 2006 Cuma
Buradaki iki mavi çizgi arası içerik site editörünce konulmuştur ve rastgele çıkmaktadır. İçeriğini onayladığımız anlamına gelmez, dikkatli davranın.
|