HayrettinKaraman.net Site Ana Sayfasına Geçiş Facebook Sayfasına Geçiş Twitter Sayfasına Geçiş instagram Sayfasına Geçiş YouTube Sayfasına Geçiş
Siteden rastgele bir sayfa seçer. Hafızadaki önceki sayfaya döner Hafızadaki sonraki sayfaya döner
 


75- eş-Şevkânî:
Muhammed b. Alî (v. 1250/1834); usûl ve fürû'da mutlak müctehid San'â kadısı, müceddid İslâm âlimi. Yemen'in Havlân bölgesinde Hecratu-Şevkân denilen kasabada doğdu. Babası San'â kadısı, âbid ve zâhid bir âlim idi. Anası aslen Horasanlı muhaddis bir âileden geliyordu. Önce babasından, sonra da Yemen'in büyük ulemâsından okudu.(103) Daha ilk tahsilini yaparken on üç kitabı ezberlemişti. Sonra hocalarından bir kütüphane dolusu küçük-büyük kitap okudu. Yirmi yaşında fetvâ vermeye başladı, otuz yaşında taklîdi terketti ve ictihadıyle amel etti, kırk yaşına geldiği zaman yüz civarında eseri vardı. Elli altı yaşında San'â kadısı oldu ve vefatına kadar bu vazîfede kaldı. Kendisi okurken bir taraftan da talebe okuturdu; bazı zamanlarda, günde on ayrı ilmi tedrîs ettiği olmuştur.
Bu büyük âlim ve müctehidin 114 kadar büyüklü küçüklü eseri vardır. Ve bu eserler, gerçek ilim yolcularının müstağnî kalamayacağı kadar önemlidir.
Şu sözler, onun ictihad konusundaki görüşünü canlı bir şekilde ortaya koymaktadır:
"Belli gruplara mensup âlimler, Zeydiyye hakkında, işin içyüzünü bilmeyenleri taklit yoluyla temelsiz ve yanlış bilgiler taşıdıkları için Yemen ulemâsına önem vermemişlerdir. Halbuki Zeydîlerin memleketinde sayılmayacak kadar çok Kitâb ve Sünnet imamı vardır; bunlar kendilerini ana kaynaklardaki naslara bağlı sayar, Rasûlullah'ın sünnetini ihtiva eden temel hadîs kitapları ile bunlara katılan eserlerde gördükleri sahih hadîslere dayanırlar, taklidin tarafına dönüp bakmazlar, mezheb saliklerinin hemen hiçbirinin kendisini kurtaramadığı bid'atleri dinlerine bulaştırmazlar. Allah'ın Kitabının gösterdiği, Rasûlullah'ın sahih sünnetinin ortaya koyduğu hükümlerle amel etme bakımından selef-i sâlih yolundadırlar. Kitap ve Sünnet'i anlamaya vasıta ve âlet olan Sarf (gramer), Beyan (nazarî edebiyat), Usûl ve Lûğat gibi ilim dallarıyle durmadan meşgul olur, bunların dışında kalan aklî ilimlerle kalb ve kaflarını bozmazlar...
Şüphe yok ki, Mısır, Şâm gibi ülke ve memleketlerde, bizimkilerden çoğunun ulaşamadığı derecelere gelmiş âlimler vardır, fakat bunlar, Allah ve Rasûlüne ait hüccetleri bilmeyen, anlamayan kimselerin âdeti olan taklitten ayrılmamaktadırlar; taklidi terketmeyenin ise ilminin önemli bir faydası yoktur. Bunlar arasında delillerle amel eden, taklide güvenmeyi terkeden İbn Teymiyye ve emsâli şahıslar varsa da, bu gibiler oldukça azdır. Ben, dördüncü asırdan sonra gelen âlimlerin çoğuna şaşıyorum; bildikleri lisan ilminin bir kısmı bile Kitap ve Sünneti anlamak için yeterli iken nasıl bunu bırakıyorlar da bir âlimi taklidi bunlara tercih ediyorlar!?...
Allah için söyleyin, bir âlimin sonu başlangıcı gibi, işinin sonu başı gibi olacaksa ilim tahsili yolunda bunca zamanı boşa harcamanın faydası nedir? Onun taklit ettiği imamın söylediklerini, tahsil ettiği ilimleri tahsil etmeyen şahıslar da anlamakta idi...
Benim, kulluğuma temel kıldığım din anlayışım şudur: Allah'ın Kitabını anlayacak kadar arapça bilen, bunu yeterince sarf ve nahiv bilgisiyle düzene koyan, bir miktar usul öğrenen, bu bilgisine Buhâri ve Müslim gibi, yazarlarının yalnızca salih hadîsleri aldıklarını beyan ettikleri -yahut başkaları gibi, zayıfları alsalarda, hadîsin sıhhat veya za'fına işaret ettikleri, bu sebeple öteden beri âlimlerin kullandıkları- mutahhar sünnet kitaplarından haberdar olmayı ekleyen kimse için Allah'ın kitabından anladıkları ile amel etmeyi terke ruhsat yoktur. Anılan vasıftaki hadislerle amel etmesi de gereklidir. Sahibi ferd olsun, cemâat olsun, cumhur olsun hiçbir kimsenin reyine karşı bunları terkedemez, reyi bunlara tercih edemez. Bu nurlu şeriatte, Kitap ve Sünnet ile çelişmeyen rey ile amelin caiz olduğuna bile delil yoktur; nerde kaldı ki, çelişen reyler ile amel edilsin!
Orta kabiliyet ve zekâda olan bir kimsenin ictihad ehliyetini elde edebilmesi için aşağıdaki kitaplar derecesinde bilgi yeterlidir: Nahivden İbnu'l-Hâcib'in Kâfiye'si, Elfiye gibi bir kitab ile bunların kısa şerhlerinden biri. Sarf'tan Şâfiye ve kısa şerhlerinden biri -bunda ihtiyaçtan fazlası da vardır-, usûlü'l-fıkıh'tan Cem'u'l-cevâmi', İbn Sadri'ş-şerî'a'nın Tavzih'i, Nesefî'nin Menâr'ı, İbnu'l-Hâcib'in Muhtesaru'l-müntehâsı yahut Gâyetü's-sûl gibi kitaplardan biri ile şerhlerinden biri. Bunların da çoğunda, özellikle şerhlerinde ihtiyaçtan fazla bilgi ve incelemeler vardır. Bu fazlalıkların Kitâb ve Sünnet ilmi ile bir alâkaları yoktur. Sonrakilerden, şer'î ilimler dışındaki bazı ilimlerle meşgul olanlar bu ilimleri şer'î ilimlerde de kullanmış, daha sonra gelenler ise bunları da şer'î ilimlerden sanmıştır. Bu sebeple ilim yolcusu için mesafe uzaklaşmış, yol uzamış; yolcu çoğu kez menzil-i maksuda ulaşamamış, ulaşanlar ise bütün gücünü mukaddimeler uğrunda harcadığı için yorgun bir zihin ve tükenmiş bir beyin ile ulaşmıştır. Talebenin çoğu bütün ömrünü âlet ilimlerini tahsil ile geçirmekte, bir tefsir ve hadîs kitabı okumaya dahi fırsat bulamamaktadır. Böyleleri yazı yazmak için kalem, kâğıt, mürekkep, temin eden, bunları yazmaya hazır hale getiren fakat bir harf bile yazmayan kimseye benzerler...
Şunu da ifade etmeliyim ki ictihad için gerekli ilimleri elde edemiyen şahıslar da dini hayatı ile ilgili ibâdet, muâmele ve hadiseler hakkındaki nasları mutemet kişilerden sormalı, "Amel etmem için bu konudaki en sahih delili bana bildir" demeli, (bildirilen ile amel etmelidirler.) Bunun taklitle alâkası yoktur; çünkü âlimin reyini değil, rivayetini istemektedirler...(104)
Şevkânî bizzat kaleme aldığı hal tercemesini şu satırlarla bitiriyor: "Bu satırların yazarı; Arş-ı Azîm'in Rabbi, Halîm ve Kerîm, kendisinden başka ma'bud olmayan Allah'ından, sonunu güzel eylemesini, iki cihanda hayırlı muradına erdirmesini, söz ve davranışlarında kendisini doğru kılmasını, kalbinden dünya sevgisini söküp atmasını ve böylece gerçeğe nazar ederek yolun inceliklerine nâil olmayı lütfeylemesini niyaz eder. Allahım! gururunun sarhoşu olan kimselerin aklını başına getiren cezbenle bu kulunu da Cenâb-ı Kerîm'ine çek, cezbet!... Senin muhabbet denizinde yüzmeden, sana yakınlık sularıyla kalbinin kirlerini yıkayıp arıtmadan onu bu dünyadan çıkarma! Sen dilersen mürîdi murâd yaparsın da o murâdına erer!.."(105)
Bazı eserleri: Fethu'l-Kadîr (Dirâyet ve rivâyet metodlarını câmi, güzel ve faydalı bir tefsirdir, 5 cild, matbû), Neylü'l-evtâr (ahkâm hadîslerini câmi el-Munteqâ'nın müctehidâne şerhi, 8 cüz, matbû), el-Bedru't-tâli' (yedinci asırdan sonra yaşamış İslâm büyükleri, 2 cild, matbû), el-Fevâidu'l-mecmûa (mezû hadîsler, matbû), ed-Duraru'l-behiyye (fıkıh, Sıddık H. Han'ın şerhiyle matbû), İrşâdu'l-fühûl (fıkıh usûlü, matbû), et-Tühaf fî mezhebi's-selef, Dürru's-sehâbe fî fedâili'l-karâbe ve's-sehâbe, el-Fethu'r-Rabbânî (fetâvâ), Şerhu's-sudûr fî tahrîmi'l-kubûr...


103. Bundan önceki iki terceme-i halde iki hocası ile okuduklarından bazıları zikredilmiştir.
104. el-Bedr, C. II, s. 83 vd.
105. age., C. II, s. 214-225.



Buradaki iki mavi çizgi arası içerik site editörünce konulmuştur ve rastgele çıkmaktadır. İçeriğini onayladığımız anlamına gelmez, dikkatli davranın.

  Şu anda sayfası gösterilen kitap.
Bu Kitapta:
Önceki Başlık
Sonraki Başlık
İçindekiler
Site Sayfaları
Ana Sayfa
Hakkında
Makaleleri
Kitapları
Soru Konuları
Soru Listesi
Hayrettin Karaman`ın Sohbetleri
Şiirleri
Bestelenmiş ve Seslendirilmiş Şiirleri
Bütün site içeriğinin genel kelime indeksi.
Sitede Arama
Hayrettin Karaman'ın Siteye Son Eklenen Yazıları
E-posta
Siteyi Link ve Kaynak Gösterimi
m.HayrettinKaraman.net Mobil-Metin Versiyonu Hakkında

Facebook Sayfası:

Bulunduğunuz Sayfayı:



Sayfa başına gider Siteden rastgele bir sayfa seçer. Hafızadaki önceki sayfaya döner Hafızadaki sonraki sayfaya döner
   
Bu Kitapta: Önceki Başlık Sonraki Başlık İçindekiler