HayrettinKaraman.net Site Ana Sayfasına Geçiş Facebook Sayfasına Geçiş Twitter Sayfasına Geçiş instagram Sayfasına Geçiş YouTube Sayfasına Geçiş
Siteden rastgele bir sayfa seçer. Hafızadaki önceki sayfaya döner Hafızadaki sonraki sayfaya döner
 


ONİKİNCİ BÖLÜM

İRTİCA, ŞERİAT, ŞERİATÇILIK

Siyasal İslam'ı Bitirmek

İslam'ı siyasal, ılımlı, modern gibi çeşitlere ayırmak ve birini diğerine vurarak hepsini birden zayıflatmak yeni dünya düzeninin önemli hedeflerinden biri. Bunu nasıl ve niçin yaptıkları sorusuna ışık tutan önemli bir yazısıyla Fehmi Huveydi'yi köşemde müsafir ediyorum.
11 Eylül felaketinin akabinde bazıları bunun siyasi İslam diye isimlendirilen olgunun sonu olacağı beklentisi içerisine girdi veya böyle olmasını umdu. Bazıları ise acele davranıp İslami projenin başarısızlığına ve devrini ilelebet kapattığına yönelik kesin hükümler çıkardı. Hatta içlerinden bir tanesi -Fransız araştırmacı Gilles Keppel 450 sayfayı aşkın bir kitap yazarak bu iddiayı ispatlamaya çalıştı. Bunun dışında birbirini izleyen göstergeler ABD'nin, İslami cemaatlerin yenilgisi ardından düşüncelerin yenilgisine çağıran sesini yükseltmesinden bu yana çağrışımların, siyasi İslam'ın sınırlarını aştığını ve İslam'ın özüne uzandığını ortaya koydu. Hatta bazı sesler işi Müslümanların sahip oldukları gücün kaynağı olan servetlerinden tecrit edilmesine kadar götürdü. Onlara göre bu tecrit gerçekleşseydi Müslümanların 'boyun eğdirilmesi' ve uysallaştırılması imkânı sağlanmış olacaktı...

İslam toplumlarını laikleştirmek

Arap ve İslam dünyasında çeşitli alanlardaki 'reformlar' hakkında konuşmak, İslam toplumlarındaki aklın ve realitenin yeniden şekle sokulmasını hedefleyen gizli bir eğilimi bünyesinde barındırmakta ve Türk deneyimini yol olarak göstermekte ki veriler bu çağrının arkasında Türk deneyiminin olduğuna işaret ediyor. Amerikan çevreleri, genel şekliyle Batı bu deneyimi demokrasinin sürmesi ile birlikte İslam toplumlarının laikleştirilmesi için başarılı bir model olarak sunmakta. Türk modelinin İslam toplumlarının sorununun çözümü için en iyi model olduğu ve İran Şii modeli, selefi model veya Afganistan'daki Taliban modellerinden hiçbirinin İslam dünyasında medeni ve modern toplumlar oluşturmak için uygun olmadığı noktasında hemfikir olan 'uzman' ve teorisyenlerin yayımlanmış birçok görüşü var. Bu nedenle aday profiline Türkiye uymakta. Geçtiğimiz Nisan ayı içerisinde Hartford kentinde Türkiye deneyimi etrafında bir toplantı düzenlenmişti. The New York Times toplantının tutanaklarını yayımladı. New York Times'in Türkiye muhabiri Amerikalı yazar Steven Kinzer -'İki dünya arasında Türkiye: Yıldız ve Hilal' adlı bir kitabı da var, şöyle diyor: Türkiye 11 Eylül olayları sonrası Batı dünyasının mesajına olumlu yanıt veren tek İslam devletidir ve bu yanıt laik demokratik bir rejimin varlığı sebebiyledir. Beyaz Saray'da düşüncesine başvurulanlardan birisi olan oryantalist tarihçi Bernard Lewis'in de sürekli tekrarladığı anlam bu. Lewis şöyle diyor: Türkiye siyasi İslam'ın laik demokrasi ile uyuşmasının mümkün olmaması sebebiyle İslam dünyasına model bir devlettir.

Türk modeli toplantıları

11 Eylül sonrası İslam dünyasına aday gösterilmesi üzerinde durulan Türk modeli etrafında birçok toplantı düzenlendi. Ve bu toplantıları Kaliforniya, Michigan'daki üniversiteler, Hollanda'daki Rotterdam Üniversitesi organize etti. Bu öneri ayrıca geçtiğimiz şubat ayında Türkiye'de Avrupa-İKÖ toplantısında ve mart ayında yapılan İstanbul forumunda da sunuldu. Konu Türk modelinin İslam dünyasının bunalımına bir çözüm olarak sunulması ile kalmayıp İslam'ın özünde operatörlük yapılmasına kadar vardı. Kuran'ın doğruluğu üzerinde şüphelere yer verilmesi, şeriattan cihada İslam'ın can alıcı terimlerinin şer terimler listesine sokulması gibi. Kuran, şeriat ve cihat kavramları ile Ladinizm, Vahhabilik ve Taliban arasında bir ilişki kurulması sonrası bir kelimenin silinip yerine başka bir kelimenin konulması. İslam'a bir bütün olarak saldırmadan önce ılımlısı, aşırısı, dindarı veya dindar olmayanını yani hepsini kapsayacak şekilde tüm Müslümanların kınanması işlemi tamamlandı ve Batılı devletler 'istenmeyen göçe' bir sınır koyma fikrini ele aldılar. Tabii bundaki amaç özel şekliyle Müslümanların Batı'dan göçünün sağlanması idi. Bunun yanı sıra Batı'da Müslüman öğretim görevlilerine çeşitli dayatmalarda bulunuldu. Gözetlenmelerine ve dinlenmelerine olanak sağlayan Kongre kararının çıkmasının yanı sıra üniversiteler bazı hassas uzmanlık alanlarında görev almalarının önüne geçilmesi ve arkadaşlarının elde ettiği ayrıcalıklardan yoksun bırakılması kararı aldılar. Müslümanların servetlerinden tecrit edilmeleri konusuna gelince. Beklide New York patlamalarının kurbanlarından bin aile adına 80'den fazla İslami kurum ve şahsiyet aleyhine dava açılması ve trilyon doları aşan tazminatlar istenmesi bu tecridin belirtilerinden. Bu dava tazminat konusu sonuçlanana kadar Suudi Arabistan'ın ABD'deki mevduatlarının dondurulmasını isteyen başka seslerle aynı zaman dilimine rastladı.

Müslüman sermayenin bitirilmesi

Burada işaret ettiğimiz düşünceyi James Robin net bir şekilde ortaya koyuyor. Bazı Amerikan gazeteleri eski ABD Başkanı Clinton döneminin dışişleri sözcüsü olan Robin İngiliz The Guardian gazetesindeki 'Müslümanların özgür olduklarında veya zenginleştiklerinde başkaldırmaları sebebiyle fakirleştirilmeleri ve burunlarının kırılması' gereği üzerinde duran makalesini Batı dünyasına bir nasihatmiş gibi taşıdılar. Bu bağlamda eski İsrail başbakanlarından Benjamin Netanyahu'nun ABD Kongresi önünde 'aşırı' İslamcıların bitirilmesinin Körfez bölgesindeki servetin bitirilmesini ve nüfusunun fakirleştirilmesini kaçınılmaz kıldığını açık bir şekilde dile getirişi zikredilebilir. Netanyahu sivrisineklerin sadece bir tanesinin öldürülmesiyle bitmeyeceğini ve bataklığın bizatihi kendisinin kurutulması gerektiğini ifade ediyordu. Onlar halen hiçbir bağlantısı olmasa bile İslam'ın ve tüm Müslümanların yaşananların faturasını ödemesini istemekteler. Bunda şaşılacak bir şey yok aslında. Çünkü daha da şaşırtıcı olan onların kendilerini adaletin tesisinin öncüleri, liberalizmin üstatları ve insan haklarının koruyucuları olarak takdim etmeleri.
Not: Bu yazı eş-Şarkulawsat gazetesinde yayımlanmış(9 Ağustos 2002) Radikal gezetesinde de geçtiğimiz günlerde Türkçesi çıkmıştır. Bizim iktibasımız yazının bir kısmıdır.


 


Buradaki iki mavi çizgi arası içerik site editörünce konulmuştur ve rastgele çıkmaktadır. İçeriğini onayladığımız anlamına gelmez, dikkatli davranın.

  Şu anda sayfası gösterilen kitap.
Bu Kitapta:
Önceki Makale
Sonraki Makale
İçindekiler
Tarihe Göre:
Önceki Makale
Sonraki Makale
Makale Listesi
Site Sayfaları
Ana Sayfa
Hakkında
Makaleleri
Kitapları
Soru Konuları
Soru Listesi
Hayrettin Karaman`ın Sohbetleri
Şiirleri
Bestelenmiş ve Seslendirilmiş Şiirleri
Bütün site içeriğinin genel kelime indeksi.
Sitede Arama
Hayrettin Karaman'ın Siteye Son Eklenen Yazıları
E-posta
Siteyi Link ve Kaynak Gösterimi
m.HayrettinKaraman.net Mobil-Metin Versiyonu Hakkında

Facebook Sayfası:

Bulunduğunuz Sayfayı:



Sayfa başına gider Siteden rastgele bir sayfa seçer. Hafızadaki önceki sayfaya döner Hafızadaki sonraki sayfaya döner
   
Bu Kitapta: Önceki Makale Sonraki Makale İçindekiler Tarihe Göre: Önceki Makale Sonraki Makale Makale Listesi