HayrettinKaraman.net Site Ana Sayfasına Geçiş Facebook Sayfasına Geçiş Twitter Sayfasına Geçiş instagram Sayfasına Geçiş YouTube Sayfasına Geçiş
Siteden rastgele bir sayfa seçer. Hafızadaki önceki sayfaya döner Hafızadaki sonraki sayfaya döner
 


Türban, Başörtüsü ve Fransa

Aslında bugün Türkiye'nin öne çıkmış meselesi Kıbrıs olarak görünüyor, ama o konudaki düşüncelerimi daha sonra yazmayı uygun buluyorum. Bugünlerde meclise gelecek olan Kamu yönetimi reformu tasarısı ve belediyeler kanunu ile ilgili olarak başladığım bir seri yazıya da devam edeceğim; o yazılarda inkılap kanunlarını bahane ederek belediyelerin eğitim hizmeti vermelerine karşı çıkanların bu çıkışlarının temelini tartışıyorum. Fransa'nın çıkardığı türban vb. yasağı araya girdiği için bu yazımı ona tahsis etmem kaçınılmaz oldu.
Türkiye'de bazı yazarlar ve bürokratlar müslüman kadınların başlarını kapatmak (dinin emrettiği tesettüre riayet etmek) için kullandıkları örtüleri çeşitlendiriyorlar, bunlardan bir kısmına (mesela Anadolu kadınlarının kullandıkları başörtüsüne) izin veriyor, bunu laikliğe aykırı görmüyor, şehirlilerin ve okumuş kızlarımızın kullandıkları örtüye ise "türban" adını vererek bunu laik demokrasiye aykırı ve irticâî davranış olarak değerlendiriyorlar. Türban bugün Türkiye'de kullanılmayan (tek tük uygulamaları saymıyorum) bir baş örtüsüdür ve türban tesettür için değil, bir moda giysi olarak kullanılır. Başı örtmenin dini bir vazife olduğuna inanarak başlarını örten kadınlarımız ve kızlarımızın kullandıkları başörtüsü (Anadolu şehirlerinde, köylerinde, büyük şehirlerde pek çok çeşidi vardı) kullandıkları başörtüsünün türbanla bir benzerliği ve ilgisi yoktur. Ayrıca bir Avrupa giysisi olan türban tesettürü sağlarsa müslümanların ona da bir diyecekleri olmaz.
Bilir bilmez herkes bu konularda söylüyor ve yazıyor. Ama meydan boş değil, okuyucular bazen yazarlardan daha bilgili ve insaflı oluyorlar. Aşağıya alacağım yazıda Melih Aşık'ın bir yazısına, okuyucularının verdiği cevabı görecek ve umarım beni onaylayacaksınız.
"... Osmanlı Padişahı ve Halife Abdülhamit'in gelini Zeynep Hanım'ın başı açıktı, Bayan Erdoğan türbanlı... Osmanlı'nın son 100 yılında ve Cumhuriyet'te türban yoktu... Heyetimiz, Amerika'da hangi dönemi ve geleneği temsil ediyor?" (M. Aşık)
Okuyucu Muzaffer Alacaogulları'nın değerlendirmesi: "Nedir bu toplumun aydın kesimini temsil eden gazetecilerden Melih beyin iddiası, eski köye yeni adetler!? Zeynep Hanımın gelininin başı açık olabilir, kapanan kutsal bildikleri Kuran'dan inançları gereği başını örtüyor, kişiler ölçü olamaz, aslolan öğretidir ama yine de Latife Hanımın iyi ki resmi var! Neyse herkes kendi bildiği uzmanlık alanında konuşsa şu ülkede ne müreffeh, aydın ve güzel bir memleket olur ve mutlu, barışık ve huzurlu bir toplum olur şu Türkiye gerçekten. ABD niye kalkınıyor, 72 millet niye birbiriyle kavgalı değil; çözümü: Nasıl ki insan hakları (içinde kadın hakları ve toplumsal söz hakkı ve eşitlik, genel anlamda bireyin hakları da var) ve özgürlüklerin adı iktisadi sistemde liberalizm (ama "pure" değil sosyal politikalarla eklemleştirilmis, aksi takdirde onun adi vahşi kapitalizm olur) ise siyasi sistemde demokrasidir, her adımda özgürlüklerin alanını genişletmektir, girişimciliğin önünü açmaktır ve hoşgörü, uzlaşma ve diyalog yolu aramaktır, bilim, AR-GE ve teknolojide ilerlemeyi gercekleştirip halkın refahını artırmaktır. Yanılıyor muyum? Selam ve saygılar sunar, bayramınızı kutlar, sağlık ve esenlikler dilerim."
Bir başka okuyucusunun itirazına M. Aşık şu cevabı veriyor:
"Sayın Aksoy, başörtüsünden değil türbandan söz ediyorum... Daha baştan türban ile başörtüsünü karıştırma ya da aynı şeymiş gibi gösterme gayretine girince konuşacak bir şey kalmıyor ama konuşalım. Kamusal alan kamusal görevin yapıldığı her yerdir. Başbakan kamusal Görev yapmaktadır. Eşi de resmi protokolda yer almaktadır. Kamusal görevde ve kamusal alandadır. Resmi ziyaret dışında türbanını takmasına kimse karışamaz. Kamusal görevde dinsel simgelerin taşınması yasaktır Bu durum demokrasiye aykırıdır. Başbakan"ın eşi ortodoks olsa ve inanç simgeleriyle  Türkiye"yi temsil etse hoş karşılayacak mıydınız? Bundan bir adım sonrası devlet dairelerinde türbanın serbest bırakılmasıdır. Türbanı savunanlar herhalde onda da bir sakınca görmemektedir. Avrupa"da okullardaki yasak kısmidir. Ancak devlet dairelerinde türban yasağı bütün Avrupada uygulanmaktadır. Söylediğim gibi. Demokrasinin gereği de budur.Saygılarımla.
Okuyucusu şu cevabı veriyor:
"Melih Bey, Her konuda gösterdiğiniz olumlu ve esnek tarzınız başörtüsü konusunda nefret ve şiddet ölçülerine varınca yazı kaliteniz son derece düşüyor ve bir dizi saptırmacaya dönüşüyor. Türkiye'de icat edilen 'kamusal alan' herhalde ABD'yi de kapsıyor. Sadece Fransa'da devlet okullarında (üniversitelerde değil) konmaya çalışılan anlamsız yasağı 'tüm Avrupa' diye ifade etmeniz de doğru değil. Ama bunlardan çok daha beteri 'Osmanlı'nın son 100 yılında ve Cumhuriyet'te türban yoktu' demeniz. Atatürk'ün eşinin kıyafetini görmemeniz imkansız. Zaten zannediyorum ki nefret dolu yazınız bigisizlikten değil, mensubiyetinizden kaynaklanıyor, bu nedenle benim yazım da belki bir anlam taşımıyor." (İrfan Aksoy).

İslam'ın istediği tesettürdür; yani fıkıhta "avret" denilen ve örtülmesi gereken yerlerin uygun giysilerle kapatılmasıdır. Yeni reformcuların boy gösterdiği son yıllara kadar İslam dünyasında, kadının başının örtülmesi gerektiği konusunda görüş birliği vardı ve bu konu tartışılmazdı. Yenilikçi, reformcu, liberal islamcı, modernist gibi sıfatlarla anılan bazı yazarlar ve akademisyenler dil ve mantık kuralları ile örnek çağlarda onaylanmış usulü hiçe sayarak bir takım gülünç teviller (yorumlar) yaptılar ve İslam'a göre kadının başının örtülmesinin gerekli olmadığını iddia ettiler; ancak bu iddialar, zaten başını örtmeyen ama diğer dini vazifelerini yerine getirmeye çalışan kadınlarımızı, kızlarımızı biraz rahatlattı ise de başlarını örten büyük kitleyi asla etkilemedi, hatta tersine etkiledi, daha aydınlanmış ve güçlenmiş bir bilinçle örtünmeye itti diyebiliriz.
Evet islam'ın istediği tesettürdür; nereyi hangi giysi ile örteceği kadının arzusuna, coğrafi ve ekonomik şartlara, yerel örf ve âdetlere... bırakılmıştır. Bu cümleden olarak kadın başını, onlarca şekli ve adı olan örtülerle örtebilir. Türban da bunlardan biri olabilir; yeter ki, örtülmesi gereken yerleri örtsün!
"Türban siyasal İslam'ın simgesidir onun için kamusal alanlarda yasaklanmalıdır, klasik veya Anadolu başörtüsü böyle değildir, ona müsamaha gösterilebilir" diyenler oldu. Gerçi bu konuda da söz ve görüş birliği içinde değiller, ama adına yanlış olarak türban dedikleri ve daha ziyade şehirli kızlarımızın kullandıkları başörtüsünün "siyasal simge" olduğuna dair hiçbir kanıt, makul ve objektif belirleyici yoktur; bu hüküm tamamen keyfîdir, yasağa gerekçe uydurmak için icat edilmiştir.
M. Aşık "...Bundan bir adım sonrası devlet dairelerinde türbanın serbest bırakılmasıdır. Türbanı savunanlar herhalde onda da bir sakınca görmemektedir. Avrupa"da okullardaki yasak kısmidir. Ancak devlet dairelerinde türban yasağı bütün Avrupada uygulanmaktadır. Söylediğim gibi. Demokrasinin gereği de budur" derken yanılıyor; çünkü:
1. Almanya'da 1998 yılında bir eyalet, bayan öğretmenin başörtülü olarak derse girmesini yasaklamıştı. Öğretmen mahkemeye başvurdu, 25 Eylül- 2003 tarihinde Yeni Şafak'ta çıkan habere göre Federal Anayasa Mahkemesi, Müslüman öğretmen Feraşta Ludin'in başörtüsüyle derse girmesine karşı çıkan Baden Württemberg Eğitim Bakanlığı'nın bu tutumuna yaptığı itirazı değerlendirerek kararını açıkladı. Federal Anayasa Mahkemesi yetkilileri dün sabah saatlerinde toplanarak vermiş oldukları kararda öğretmenlerin başörtüsü takarak ders verebilmelerinde herhangi bir sakınca olmayacağını, bunun engellenmesinin ise tarafsızlık ilkesine ders düşeceğini belirttiler. Anayasa Mahkemesi, eyalet yasalarında başörtülü derslere girilemeyeceği ile ilgili bir maddenin bulunmadığını ve öğretmenlerin dini inançları gereği derslere türbanla girebileceğini açıkladı.
2. Demokrasi her şeyden önce insan hakları ve özellikle bireysel hak ve özgürlükler üzerine oturur. İnancı öyle gerektirdiği için başını örtme hakkını bireyin elinden almak demokarsiye aykırı, bu hakkı tanımak ise demokrasinin gereğidir.
3. Elbette bu hakkın herhangi bir yerde kısıtlanmaması gerekir; çünkü kısıtlama, "öğrenim ve isthdam haklar" gibi vazgeçilmez olan diğer bir takım hakların da bireyin elinden alınması demektir.
4. Kişinin bir dine, kulübe, derneğe, siyasi partiye... mensup olduğunu gösteren alametin, işaretin üzerinde bulunması değil, bulunmaması daha sakıncalıdır. Çünkü devlette çalışan kişilerin de böyle mensubiyetlerinin bulunduğunda hiçbir şüphe yoktur. Yargıtaydan emekli olduğunun ertesi günü bir siyasi partiye girenler çok görülmüştür. O hakimin yakasında o partinin rozeti olsaydı, hükümlerinde tarafsız davranıp davanmadığını kontrol daha kolay olurdu. İnsanları demokrasi ve laiklik adına takiyye yapmaya (mensubiyetini gizletmeye) itmenin manası yoktur.
Bu konuların daha çok tartışılacağı anlaşılmaktadır. Tartışılmasından, gündeme getirlimesinden rahatsız olanların bulunduğunu da biliyoruz. Onlar konuşulmazsa unutulur sanıyor ve yanılıyorlar, inanç var olduğu sürece onun gereği unutulmaz, yalnızca sabırlı veya sabırsız olarak çözüm günü beklenir.
Kadınların örtünmelerinin İslamın bir şartı gibi sunulmasının ardında aslında Ayesha M. İmam'ın vurguladığı gerçek yatıyor: Kadının rolünü evinin içiyle sınırlamak..
Evet, türban kişisel bir giyim tercihi olarak kişisel özgürlükler ile ilgili ama doğuracağı toplumsal sonuç kadının toplum içindeki varlığının kısıtlanmasından başka bir şey olmayacak gibi geliyor bana...
Bundan bir adım sonrası devlet dairelerinde türbanın serbest bırakılmasıdır. Türbanı savunanlar herhalde onda da bir sakınca görmemektedir. Avrupa"da okullardaki yasak kısmidir. Ancak devlet dairelerinde türban yasağı bütün Avrupada uygulanmaktadır. Söylediğim gibi. Demokrasinin gereği de budur. Saygılarımla.


 


Buradaki iki mavi çizgi arası içerik site editörünce konulmuştur ve rastgele çıkmaktadır. İçeriğini onayladığımız anlamına gelmez, dikkatli davranın.

  Şu anda sayfası gösterilen kitap.
Bu Kitapta:
Önceki Makale
Sonraki Makale
İçindekiler
Tarihe Göre:
Önceki Makale
Sonraki Makale
Makale Listesi
Site Sayfaları
Ana Sayfa
Hakkında
Makaleleri
Kitapları
Soru Konuları
Soru Listesi
Hayrettin Karaman`ın Sohbetleri
Şiirleri
Bestelenmiş ve Seslendirilmiş Şiirleri
Bütün site içeriğinin genel kelime indeksi.
Sitede Arama
Hayrettin Karaman'ın Siteye Son Eklenen Yazıları
E-posta
Siteyi Link ve Kaynak Gösterimi
m.HayrettinKaraman.net Mobil-Metin Versiyonu Hakkında

Facebook Sayfası:

Bulunduğunuz Sayfayı:



Sayfa başına gider Siteden rastgele bir sayfa seçer. Hafızadaki önceki sayfaya döner Hafızadaki sonraki sayfaya döner
   
Bu Kitapta: Önceki Makale Sonraki Makale İçindekiler Tarihe Göre: Önceki Makale Sonraki Makale Makale Listesi