HayrettinKaraman.net Site Ana Sayfasına Geçiş Facebook Sayfasına Geçiş Twitter Sayfasına Geçiş instagram Sayfasına Geçiş YouTube Sayfasına Geçiş
Siteden rastgele bir sayfa seçer. Hafızadaki önceki sayfaya döner Hafızadaki sonraki sayfaya döner
 


Türban Tartışması

9-Mart tarihli Milliyet Gazetesinde sayın M.A.Yılmaz türbanla ilgili bir tartışma açıyor. M.E.Bakanının bir ifadesini kullanarak kendisinin "türbana takanlardan" olduğunu ifade ettikten sonra bunun sebeplerini açıklıyor:
"İslam toplumlarının birçoğunda kadın cinselliğinin "tehlikeli" görüldüğünü, toplumu bu tehlikeden korumak için kadınların "çador", "çarşaf", "burka" gibi giysiler içine sokulmalarının mecburi kılındığını biliyoruz."
Kadının cinselliğinin tehlikeli görüldüğü ifadesi gerçeği yansıtmıyor yahut da ben bundan bir şey anlamıyorum; çünkü tehlikeli olan kadının cinselliği değil, bu cinselliğin beli bir maksatla sergilenmesidir.
"Bunun nedeni, en geniş anlamıyla, kadınların erkekleri "kışkırtmalarının" önüne geçebilmektir. Sadece tepeden tırnağa örtünerek cinselliğini kaybetmiş, aseksüelleşmiş kadının toplumsal yaşam içinde yer almasına izin verilir"
Bazı topluluklarda bunun böyle olduğu söylenebilir, ama bunu İslam'a yüklemek de doğru değildir, Türkiye'de türban konusunu tartışırken kullanmak da; çünkü Türkiye genelinde böyle bir uygulama ve talep mevcut değildir. "Kışkırtmanın önüne geçilmesi" gerekçesi islâmîdir; çünkü İslam, evli olmayanlar arasında her çeşit cinsel ilişkiyi haram kılmıştır; müminlerin harama düşmemeleri için birbirlerini kışkırtmaktan uzak durmaları bu yasağın tabii sonucudur ve özel âyetlerle de emredilmiştir (Nur:24/30-31). Ama kışkırtmayı engellemenin yolu kadını çuvala sokmak değildir; bu sebepledir ki, onun günlük hayatında açmaya ihtiyaç duyduğu elleri, yüzü ve -kırsal bölgeleri düşünün- ayaklarının açılmasına izin verilmiştir.
"Bunun Türkiye'deki uzantısı ise türban ve onunla birlikte giyilen bol pardösü benzeri giysiden başka bir şey değildir."
"Çarşafa sokmak ve kadını baştan aşağı örtmek, aseksüel hale getirmek" ile türban giymeyi bir (bunu diğerinin uzantısı) saymak yazarın, "neden kafayı türbana taktığını" makulleştirmek için zorlama bir yorumdur, benzetmedir. Türkiye'de türban giyen müslüman kadınlar ne aseksüel hale gelirler ne de kadın olarak görülmez olurlar; tam aksine, karşı cinsi kışkırtmaksızın kadın olarak sosyal hayata girer, inançlarıyla çatışmaksızın sosyal vazifelerini yerine getirme imkanı bulurlar.
"Toplumsal yaşama serbestçe katılmak isteyen kadınların "türban" dayatmasıyla karşılaşmalarının ve bunun üstelik bir de "kişisel özgürlük sorunu" olarak tarif edilmesinin ardında kadının, erkeklerden farklı bir ikinci cins olduğu düşüncesi yatıyor. Doğal ve biyolojik farklılıklardan değil, toplumsal cinsiyet tariflerinden söz ediyorum."
"Kadınların türban dayatmasıyla karşılaştıkları" ifadesi, delilsiz, gerçeğe uygun olmayan bir iddiadır; bazı münferit örneklerin genelleştirilmesinden ibarettir. Yapılan ilmi araştırmalar başörtüsü ve türban giyenlerin (bu ikisini ayırmanın da tutarlı bir tarafı yoktur) bunu, dayatmaya değil, "alışkanlık, gelenek, belli bir dönemde gerçekleşen uyanış, şuurlu müslümanlık" saiklerine bağladıkları bilinmektedir.
Kadının ne giyeceğini, ne giymeyeceğini kendinin belirlemesi, bu konuda, kendi tercihi dışında bir dayatma ile karşılaşmaması elbette bir "kişisel özgürlük" meselesidir. Örtünen kadınların bir kısmı bunun bir hak ve özgürlük olduğunu ileri sürüyorlar, ama büyük çoğunluğu "inancından dolayı" örtündüğünü söylüyor; burada bir dayatma varsa bu, örtünmeye değil, örtüyü kaldırmaya, başörtüsünü yok etmeye yöneliktir. İnancı gereği örtünmek isteyen kadına, "Ben, biz, şu sebeplerle başörtüsüne taktık, bu sebeple senin başını örtmeni zorla engelleyeceğiz" denilmektedir.

Kadının "sosyal cinsiyet" farkı ile diğer:

Türban ile başörtüsünü birbirinden ayırıp birincisini siyasi sembol sayanların maksadı üzüm yemek değildir; böyle olsaydı başörtüsünü tarif eder ve serbest bırakırlardı. Defalarca yazdık, mağdurlar da açıklamalar yaptılar, "Bizim maksadımız inancımıza uygun olarak başımızı örtmek, tesettür vazifemizi yerine getirmektir, bunu sağlayacak her örtüye razıyız" dediler, bağcıyı dövmekten başka amaçları olmayanlar buna yaklaşmadılar, bu sese kulak vermediler.
Türban konusunu artık kapatın, bunu gündemden çıkarın diyenler, zulmün, acının, ıztırabın, haksızlığın, ayrımcılığın unutulmasını, altta kalanların seslerini çıkarmadan canlarının çıkmasını isteyenlerdir. Bu sebeple başörtüsü dâvası -inanç baki olduğu sürece- bin yıl da olsa sürecek ve konu kapatılamayacaktır.
Kadının "sosyal cinsiyet" farkı ile başlayarak sayın Yılmaz'ın iddia ve görüşlerini tartışmaya devam edelim.
Sayın yılmaz "doğal ve biyolojik farklılığa" itiraz etmiyor -itiraz etseler ne çıkar?- ama toplumun bir ferdi olarak kadının farklı bir cins telakki edilmesine itiraz ediyor ve başörtüsünün de bu farklılık anlayışına dayandığını ileri sürüyor. Doğal ve biyolojik farklılık, toplum içindeki roller bakımından da yine tabii sayılacak farklılıklar getiriyorsa ve bu durum ferde ve topluma bir zarar vermiyorsa, ütopik bir eşitlik aşkına suyu tersine akıtmaya çalışmak niçin? İslam, toplum içinde kadının rolünü sınırlamıyor, bunu örfe (toplumun tabii gelişmesi içinde oluşacak değer yargılarına, ihtiyaca, genel kabul görmeye) bırakıyor. Kadının toplum içinde kendine düşen rolü üslenmesine baş örtüsü de, İslam da engel değildir; engel olan "bağnazlık derecesindeki modernlik tutkusudur, bir çeşit çağdaşlık dayatmasıdır". Bir başörtülü müslüman kadın, milletvekili seçildi ve devamlı azlığından şikayet edilen kadın unsurunu temsil etmek üzere meclise girmek istedi, kocaman (!) adamlar üstüne hücum ettiler, koruyanları olmasa parçalayacaklardı, ne adına? İman haline gelmiş bir çarpık "çağdaşlık" anlayışı adına!
"Örneğin birçok kökten dinci için ipek kravat, altın yüzük takmak da İslama uygun bir giyiniş biçimi değil ama bunların büyük bir çoğunluğu toplumsal konumlarının gereklerini yerine getirmek için Batılı Hıristiyanlar gibi giyinmekte bir sakınca görmüyor."
Bu değerlendirme de yanlış. İpek kıravatı, altın süs yüzüğünü (evlilik alyansını değil) caiz gören yok; hem müslümanım diyen hem de bunları kullananlar, hem müslümanım diyen hem de başını açan bayanlar gibidir.Onları örnek olarak da, delil olarak da kullanmak -islâmî bakımdan- doğru olamaz. Batılı Hristiyanlar gibi giyinme konusuna gelince; Hz. Peygamber de kendisine, müslüman olmayan ülkelerden getirilen, hediye edilen giysileri giymiştir; yeter ki, bunlar, İslam'dan başka bir dinin sembolü olmasın!
"Kadını toplumsal yaşamın dışında tutmaya çalışan bir yaklaşımın elle tutulur, gözle görülür bir örneği olduğu için türbana karşıyım."
Günümüz Türkiyesinde türban, kadını toplum dışında tutma yaklaşımının bir örneği değildir, bunu iddia edebilmek için görmemek ve duymamak gerekir; tam aksine kadını cemiyet hayatının içine sokmak için olmazsa olmaz bir çaredir. Eğer kadının cemiyet hayatında etkili rol oynamasını isteyenler samimi iseler, bunun kanıtı her alanda türbana izin vermeleridir. "Türban giyersen hayır!" diyenler, "Sen kadınsın, ya bizim (Türkiye'de %25 azınlığın) dediği gibi olacaksın veya seni aforoz ediyoruz, evinden çıkmayacaksı" demiş oluyorlar.
Bir de cumhurun başkanı hakkında sözüm var:
Dini bayram günlerinde "Allah, peygamber, din, maneviyat" adına tek kelime etmeksizin laiklik nutku çekmek, kadınlar gününde de ağılığı türban yasağına vermek asla cumhurun temsili ile bağdaşamaz; ya laiklik anlayışınızda titiz iseniz dini bayramlarda konuşmayın, yahut da dini bayramlarda konuşulması gerekeni konuşun; lütfen, halkı (milyonlarca insanımızı) üzmeye devam etmeyin!


 


Buradaki iki mavi çizgi arası içerik site editörünce konulmuştur ve rastgele çıkmaktadır. İçeriğini onayladığımız anlamına gelmez, dikkatli davranın.

  Şu anda sayfası gösterilen kitap.
Bu Kitapta:
Önceki Makale
Sonraki Makale
İçindekiler
Tarihe Göre:
Önceki Makale
Sonraki Makale
Makale Listesi
Site Sayfaları
Ana Sayfa
Hakkında
Makaleleri
Kitapları
Soru Konuları
Soru Listesi
Hayrettin Karaman`ın Sohbetleri
Şiirleri
Bestelenmiş ve Seslendirilmiş Şiirleri
Bütün site içeriğinin genel kelime indeksi.
Sitede Arama
Hayrettin Karaman'ın Siteye Son Eklenen Yazıları
E-posta
Siteyi Link ve Kaynak Gösterimi
m.HayrettinKaraman.net Mobil-Metin Versiyonu Hakkında

Facebook Sayfası:

Bulunduğunuz Sayfayı:



Sayfa başına gider Siteden rastgele bir sayfa seçer. Hafızadaki önceki sayfaya döner Hafızadaki sonraki sayfaya döner
   
Bu Kitapta: Önceki Makale Sonraki Makale İçindekiler Tarihe Göre: Önceki Makale Sonraki Makale Makale Listesi