HayrettinKaraman.net Site Ana Sayfasına Geçiş Facebook Sayfasına Geçiş Twitter Sayfasına Geçiş instagram Sayfasına Geçiş YouTube Sayfasına Geçiş
Siteden rastgele bir sayfa seçer. Hafızadaki önceki sayfaya döner Hafızadaki sonraki sayfaya döner
 


İmam Hatiplilere Karşı

Eğer bir takıyye varsa bunun tek taraflı olmadığı muhakkak. İmam Hatip Liselerinden mezun olan gençlerin niçin ilahiyat dışında yüksek öğrenime kabul edilmemeleri gerektiği konusunda düşüncesini açıkça söyleyenler oldukça az; çoğunluk "onlar da bizim çocuklarımız, biz onları da seviyoruz, ama ..." diyerek ipe sapa gelmez gerekçeler uyduruyorlar. Son gün lerde iş ciddiye binince bazıları ağızlarından baklayı çıkardılar. Meslek lisesi mezunlarının alanları dışında da yüksek tahsil alabilmelerine karşı çıkanlar buna, İmam Hatipliler yüzünden karşı çıkıyorlar; gerekçeleri de dindarların bu ülkede söz ve selahiyet sahibi olmalarını istememek; gerisi lâfügüzaf.
Meclise sunulan kanun tasarısı sebebiyle konu medyada tartışılıyor, bazı yazarlar âdeta savaş baltalarını çıkardılar. Bundan itibaren birkaç yazıda, bazı yazarların düşüncelerini değerlendrimek/eleştirmek istiyorum. Milliyet'ten sayın Güneri Civaoğlu ile başlayalım::
"Şu imam hatiplere yeniden üniversite giriş kanallarını açmak için yasa girişimi, AKP'nin "tersine takiye" teorisini çökertebilir.
"Meğer yanılmışız" diyenler "Meğer yanılmamışız. Bunlar değişmezler" diyebilirler."
Ak Parti iktidara gelmeden İmam Hatipliler başta olmak üzere meslek liselerine reva görülen haksızlığı ortadan kalşdıracağını açıkladı ve defalarca da tekrarladı. Bunu dinle, şeriatla, şeriatçılıla ilişkisine gelince o da oldukça açık, gizlenen bir şey yok; bugünki iktidarda önemli görevler alan İmam hatip kökenlilerin müslünamlığının bu ülkeye faydası veya zararı ne ise onun devamı isteniyor, bunun ötesinde istenen bir şey yok.
"Yasa dosyasının etiketi "Meslek liselerine katsayı düzenlemesi" olsa da, herkes biliyor ki... Bu bal gibi "imam hatiplere hayat öpücüğü" dür.Üniversiteye giriş kanalları 28 Şubat'ta tıkanan ve öğrenci sayısı giderek düşerken ve gerçekten sadece ilahiyat fakültelerine kaynak oluşturacak meslek okullarına dönüşme sürecindeki imam hatipleri ayağa kaldırmak operasyonudur. Şimdi meslek liselerinin sadece yüzde 7'si kadar öğrenci sayısına düşmüşken, yeniden 300 bin, hatta üzerinde öğrenci bu okullarda okuyacaktır..."
Civaoğlu'nun söyledikleri doğrudur, bu doğrudan şu sonuçlar çıkıyor: 18 Şubat Türkiye'de dindarlaşmayı hedef almıştır ve İmam hatiplilere yapılan haksızlıklar da onun eseridir. İmam Hatiplilerin önünü kesme süreci bir operasyondur, haksızdır, şimdiki operasyon bu haksızlığı ortadan kaldırmaya töneliktir.
"Erbakan'ın "fidanlığımız" dediği bu liseler AKP için zihinlerdeki "mülahazat" hanelerini yeniden "ucu açık" hale getirecektir. Başbakan, Dışişleri Bakanı, TBMM Başkanı imam hatip çıkışlılar. AKP'nin milletvekilleri, örgütü de imam hatip liseleri ağırlıklı. Hiç başka nedenler, ileriye dönük bilinmeyen ve sadece sezilen projeler olmasa bile imam hatip odaklı siyaset, kökenin gereği."
"İmam hatip odaklı siyaset" ten ülke ne zarar gördü, bunun açıklanması gerekir. Civaoğlu'nun listesini verdiği İmam Hatip kökenli siyasetçiler Erbakan'a baş kaldırmadılar mı? Erbakan onları neredeyse tekfir etmedi mi? Ameriakn, Fransız, İngiliz, İtalyan kolejleriden mezun olanlkar yüksek bürokrat ve siyasetçi olunca ses çıkarılmıyor da İmam hatipliler olunca niçin ortalık toza dumana boğuluyor?
"Oysa... Bu obsesif psikolojiden kurtuldukları ölçüde olayların özerine çıkacak, gerilimi geride bırakacak, toplumu kaynaştıracaklar.
Devlet adamlığı da budur."
Obsesif psikoloji teşhisi psikiyatrist olmayan bir gazeteciye ait, aynı teşhisi başkalarına koyacak olan uzmanların bulunduğunda şüphem yok. Gerilimi çıkaranlar, kaynaşmayı engelleyenler kimler? Demokrasi, insan hakları, kalkınma gibi ortak hedefler için çırpınanlar mı, yoksa hastalıklı düşünceler ve saplantılar yüzünden denokarsiyi ve insan hakları nı askıya almaya kalkışanlar mı?
Bazı köşe yazarlarının İmam Hatiplilerle ilgili görüş ve tekliflerini tartışmaya, sayın G. Civaoğlu ile devam ediyoruz.
"Kapatmak daha kolay. Türkiye'de, bu kadar imam hatip liseli için vaiz ve imam kadrosu var mı? Yok... O halde, sayıları artırılmamalı, düşürülmeli. İmam hatip mezunları, edindikleri formasyon nedeniyle, meslek liseli mi kabul ediliyorlar?...Evet. Zaten yeni puan düzenlemesi kapsamına, meslek liseli olarak giriyorlar. O halde, bir sonraki fakülteleri ilahiyat olmalı. Yüksekokul değil de, din eğitimli genel liseler mi? O nedenle mi üniversiteye girmeliler? O zaman, neden meslek okulları kapsamına alınıyorlar?"
Türkiye'de okuyup yazan ve üstelik gazete yazarlığı da yapan bir kişinin İmam Hatip okullarına bu kadar yüzeyden yaklaşması şaşırtıcı. "Kapatmak daha kolay" diyebilmek için milyonlarca İmam hatip mezunu, mensubu, muhibbi (sempatizanı) vatandaşları kale almamak gerekir. İmam Hatip okulları yalnızca imam ve hatip yetiştirmek için açılmış değil ki, Civaoğlu'nun hesabına göre açılsın veya kapatılsın; artık şunu herkesin iyi bilmesi ve bellemesi gerekiyor: Türkiye Cumhuriyetinin milli eğitim politikasının hedefi bu milletin temel değerlerinin ortak paydasında insan yetiştirmek değildir. Böyle olsaydı hem Orta Asya'dan taşınan ve tarih boyunca gelişerek, değişerek devam eden kültür, hem de belli bir tarihten itibaren bu kültürün hakim unsuru ve en önemli dönüştürcüsü olan İslam milli eğitimin de ortak değeri olurdu. Müslüman ve Türk olmayan unsurlar da bu kültürü ve bu dini, bir ortak kültür değeri olarak tanırlar, dinleri farklı olanlar bile "kültür müslümanı" olarak yetişirlerdi. Milli eğitim, "tarihten gelen ortak değerleri asgariye indirilmiş, çağdaşlık adına Batı'yı taklit eden" insan tipi yetiştiriyor. Bu insanın da, olabildiğince çok nüfusu çerçevesine alan ortak değerleri yok gibi; bu yüzden olmalıdır ki, insanımız sağcı solcu olarak ve her biri de kendi aralarında, başka başka milletlerin mensupları gibi parçalanmışlar, bölünmüşler, zaman zaman kıyasıya birbirlerine girmişlerdir. İşte bu durumdan şikayetçi olan bazı vatandaşlar, çağdaş hayatı tanımakla beraber tarihten devralınan değerleri de sahiplenmiş okur yazar insan yetimesini istiyorlar, yine milli eğitimin izni ile ve onun denetimi altında programı farklı bir okul istiyorlar, bu okul da İmam Hatip adıyla açılmış (daha doğrusu zaman içinde bu mahiyete dönüşmüş) oluyor. Zaten İslam'a göre her Müslüman aynı zamanda, kendisinden daha az bilenlere namazda imam olabilir, bu gençler de hem okumuş yazmış vatandaş, bürokrat, sanayici, tüccar vb. olmak hem de gerektiğinde veya devamlı ve maaşlı olarak imam, hatip, vaiz... olmak istiyorlar. Bu gerçekleştiğinde "eğitimde birlik ilkesi" de, "çokluk ve çeşitlilik içinde birlik" şeklinde tecelli edecektir. Çağdaş demokrasilerin de hedefi bundan ibarettir.
İşin vakıa ve talep olarak gerçekliği budur; mevzuat olarak bakıldığında da ilgli kanuna göre İmam hatip Liseleri hem mesleğe hem de yüksek öğrenime eleman hazırlar; eğer kanunda geçen "yüksek öğrenimden maksat "ilahiyat" olsaydı, "hem mesleğe hem yüksek öğrenime" denmezdi, çünkü ilahiyat da İmam Hatipler gibi meslek okuludur, meslekten başka bir yüksek öğrenim değildir.
"Genel liselerde zaten din eğitimi olduğuna göre, imam ve hatip ihtiyacını karşılayacak olanların dışında hepsi normal lise haline getirilir. Bunun dışında zorlamalar, siyasettir... Bir zihniyete "fidelik" sorgulamasını gündeme getirir."
İmam Hatip Liselerinin "nasıl bir zihniyete fidelik" olduklarını, olması istendiğini yukarıda açıkça ifade ettim. Bunun fiili örnekleri de başbakandan bana kadar binlerce İmam Hatip mezunudur; bizim zihniyetimize tehammül edemeyenler ne demek ve ne yapmak istiyorlar?
Bilir bilmez "bütün okullardaki din eğitiminden" söz edenler, "din öğretimi" ile "din eğitimini" birbirine karıştırıyorlar. Bugün ülkemizin ilköğretim ve orta öğretiminde okutulan "din kültürü ve ahlak bilgisi", Müslüman otoritelerin, devletin müdahalesi olmadan hazırladıkları bir programa göre düzenlenmiş değildir. Ayrıca okullarda din eğitiminin zerresi yoktur; olsaydı dini öğrenen öğrencilerin okulun uygun yerlerinde ibadetlerini ve uygulamalarını yapları da sağlanırdı. Belli bir dini seçmiş ve onun eğitimini almakta olan öğrencilere özendirici eğitim programları uygulanırdı.
Fatih Altaylı:
"...Ama bu sorun zaman içinde aşılmış bir sorundur. Bugün meslek liselerini tercih edenler üniversite kapısında neyle karşılaşacaklarını bilerek bu okullara gidiyorlar. Üniversite sınavında zorlanmak istemeyen meslek lisesini tercih etmiyor. İş bu kadar ortadayken, sadece ve sadece imam hatip liseleri adına bir rövanşı kazanmak uğruna, bu anlamsız girişime gerek var mı?"
Sayın Altaylı bu satırlardan önce güzel şeyler söylüyor, meslek liselerine yapılan haksızlıkla uzun zaman mücadele ettiğini açıklıyor. Ama bu satırlarda ileri sürdüğü düşünceye katılmak mümkün değil; çünkü meslek lisesini seçen her zaman öğrencinin kendisi değil, ayrıca İmam Hatip Lisesini seçmenin inançla, din özgürlüğü ile alakalı bir yanı da var. Bu okul seçildi diye öğrenciyi, imtihanını kazandığı ve yapmak istediği bir yüksek öğrenimden mahrum etmenin hukukla ve eğitim ilkeleri ile bağdaşır yönü yoktur. Bu genci bekleyen akıbet haksız, yanlı ve ideolojik bir tercihle belirlenmiştir, düzeltilmesi şarttır.
Ertuğrul Özkök:
"...Ama hepimiz biliyoruz ki, çocuklarını bu okullara veren ailelerin yüzde biri bile 'imam olması' için göndermiyor.Televizyonlarda sık sık bu ailelerin üyelerini görüyoruz. Gerekçelerini şöyle izah ediyorlar: 'Biz bu okullara çocuklarımızı ahlaklı bir eğitim alması için gönderiyoruz.' Bunlar muhafazakár aileler ve çocukları ahlaklı bir eğitim alsın istiyorlar.İşte bu gerekçe beni çıldırtıyor.Sadece beni değil, çocuklarını normal okullara gönderen aileleri de çıldırtıyor.Yani onların çocukları 'ahlaklı' eğitim alıyor, ama devlet liselerine gönderilen milyonlarca çocuk 'ahlaksız' bir şekilde eğitiliyor. O zaman bu okulların adını 'ahlak liseleri' koyun.Bir ülkeye ve onun vatandaşına bundan daha büyük hakaret olabilir mi?"
Sayın Özkök'ün değerlendirmesi hem seçmeci hem de abartılı. Bir kere velilerin gerekçeleri "ahlaklı olsun diye" değil, "dinini de öğrensin ve uygulasın diye" şeklindedir. Diğer okullarda, yeterli din öğretimi yoktur, din eğitimi ise hiç yoktur. Ahlak meslesine de gelelim. Modernistlere ve özellikle postmodernistlere göre ahlak görecelidir ve her ahlak anlayışı sahibi için geçerlidir, değerlidir. Müslümanlara göre ise, müslümanım diyen insanların belli, değişmez ahlaki ilkeleri ve kuralları vardır; bunlara sahip olmayanlar ahlakça kusurlu sayılırlar. Çıldırmaya filan gerek yok, diğer okullarda İslam ahlakı eğitim ve öğretimi yapılmıyor, İmam Hatiplerde ise tam değilse de kısmen yapılıyor ve bazı vatandaşlar da bunu tercih ediyorlar. Bunu yapıyorlar diye vatandaşların temel haklarını ellerinden almaya kimin hakkı olabilir.
CHP lideri de Parti gurup toplantısında, İmam Hatipler ile diğer okulları, din öğretim ve eğitimi bakımından karşılaştırarak "diğer okullarda okuyan gençlerin din bilgi ve uygulamalarında bir kusur, bir eksiklik mi var da İmam Hatipler bunu telafi ediyor" mealinde bir ifade kullandı. Buna karşı "Günaydın" demek gerekiyor herhalde. Elbette diğer okullarda ve bu konuşmayı yapan zat ile benzerlerinin hayatında din bilgisi ve uygulaması bakımından hem de çok önemli eksiklikler var. Ben sayın Baykal'ın, siyaseten konuşmadığı takdirde bunu inkar edeceğine ihtimal vermiyorum. Bir Müslüman namaz kılmaz, oruç tutmaz, gerektiği halde hacca gitmez, içki kullanır, zamparalık yapar, kumar oynar, faiz yer... bunlardan birini veya birkaçını yaparsa ona İslam kültüründe "fasık" denir, fasık eksikli, kusurlu müslümandır. Şimdi soruyorum: T.C. nin okullarında fasık değil de salih Müslüman yetiştirmek amacına yönelik dersler ve eğitim mi var? "İmam Hatiplerde var mı?" sorusunun cevabı, "Tam olmasa da evet" şeklinde olacaktır. Milli birlik ve bütünlüğü, dini değerleri ıskalayarak veya fasıklık çerçevesini esas alarak gerçekleştirmek mümkün değildir. Birlik ve bütünlük ancak farklılığa tahammül temelinde gerçekleşebilir.


 


Buradaki iki mavi çizgi arası içerik site editörünce konulmuştur ve rastgele çıkmaktadır. İçeriğini onayladığımız anlamına gelmez, dikkatli davranın.

  Şu anda sayfası gösterilen kitap.
Bu Kitapta:
Önceki Makale
Sonraki Makale
İçindekiler
Tarihe Göre:
Önceki Makale
Sonraki Makale
Makale Listesi
Site Sayfaları
Ana Sayfa
Hakkında
Makaleleri
Kitapları
Soru Konuları
Soru Listesi
Hayrettin Karaman`ın Sohbetleri
Şiirleri
Bestelenmiş ve Seslendirilmiş Şiirleri
Bütün site içeriğinin genel kelime indeksi.
Sitede Arama
Hayrettin Karaman'ın Siteye Son Eklenen Yazıları
E-posta
Siteyi Link ve Kaynak Gösterimi
m.HayrettinKaraman.net Mobil-Metin Versiyonu Hakkında

Facebook Sayfası:

Bulunduğunuz Sayfayı:



Sayfa başına gider Siteden rastgele bir sayfa seçer. Hafızadaki önceki sayfaya döner Hafızadaki sonraki sayfaya döner
   
Bu Kitapta: Önceki Makale Sonraki Makale İçindekiler Tarihe Göre: Önceki Makale Sonraki Makale Makale Listesi