HayrettinKaraman.net Site Ana Sayfasına Geçiş Facebook Sayfasına Geçiş Twitter Sayfasına Geçiş instagram Sayfasına Geçiş YouTube Sayfasına Geçiş
Siteden rastgele bir sayfa seçer. Hafızadaki önceki sayfaya döner Hafızadaki sonraki sayfaya döner
 


İSLÂMÎ EĞİTİMDE ÇEVRE MESELESİ
Bir dine inanan kimsenin onu öğrenme, öğretme, benimsetme ve yaşama imkanı bulması, bu konularda maddi ve manevi engellerle karşılaşmaması, din ve vicdan hürriyetinin en önemli unsurlarındandır. Örnek olarak Türkiye'de yaşayan bir Müslüman'ı ele alalım; Müslüman dinini öğrenmek ister, çocuklarına ve eğitiminden sorumlu olduğu kimselere bunu öğretmek ister, öğrendiği dine uygun olarak yaşamak ister, çocuklarının da kendisi gibi inanmasını, Allah Teâlâ'ya kulluk etmesini, bunun için uygun eğitimi almasını arzu eder; bunları ister çünkü dini ve vicdanı kendisini buna mecbur etmektedir. Türkiye'de -İmam-Hatip Liseleri hariç- hiçbir okulda yalnızca İslâm dini öğretilmez, kısmen öğretilse bile İslâmî iman, ibadet ve ahlak eğitimi verilmez. Anayasa'da "isteğe bağlı din eğitimine" yer verilmiş olmasına rağmen bu eğitimi verecek kurumlar ve araçlar devlet tarafından oluşturulmamıştır, sivil kurum ve kuruluşlara da din eğitimi verme imkanı tanınmamıştır. Diyelim ki, bir kısım Müslümanlar özel imkanlar bularak, istinaî yollara başvurarak çocuklarına İslâmî eğitim vermeye muvaffak oldular; onların da karşısında, bu eğitim için hiç de müsait olmayan bir çevre (mahalle arkadaşları, okullar, medya, san'at, sokak ve dini kuralların çiğnendiği, hiçe sayıldığı hayat alanları...) vardır. Suudî Arabistan ve İran örneklerinde olduğu gibi bütün eğitim çevresi mecburi olarak İslâmî eğitime uygun hale getirilse bile bu uygulamanın da birçok problem doğurduğu görülmektedir. Ayrıca bugün dünya öylesine küçülmüş, iletişim o kadar kolay ve yaygın hale gelmiştir ki, resmi ve herkese açık alanlarda duruma hakim olunsa bile insanların özel mekanlarında dünyaya açılmalarını önlemek nerede ise imkansızdır. Müslüman dünyayı durduramaz, çevreyi kontrol edemezse, bunları yapamayınca da binbir emek ile yaptığı devamlı yıkılır, su üzerine yazmışcasına yazarken silinirse ne yapacak, mevcut çevre içinde İslâmî eğitimi nasıl verecektir? İslâmî devlet ve düzen taleplerinin önemli sebeplerinden biri de işte bu gerilimdir, çıkmazdır, sıkıntıdır, paradokstur.
İslâmî eğitim bakımından uygun çevreyi oluşturmaya çalışırken ülke veya dünya içinde gettolaşmak nasıl sakıncalı ve belki de imkansız ise genel ahlak ve edep kavramını unutmak, ferdin özgürlüğüne ağırlık verirken milyonların bağlı bulunduğu değerler sistemini çökertecek ihlallere imkan vermek, hatta teşvik etmek de o kadar sakıncalıdır. Kur'ân-ı Kerim'in ifadesine göre "insan nefsi serbest bırakıldığında dince kötü olana çeker, meyleder, götürür." Dinin insandan talepleri ham nefsin istemediği şeylerdir, dinin yasakladıkları ise eğitimsiz nefse hoş gelen nesneler, davranışlar ve ilişkilerdir. Kendisine İslâmî eğitim verilecek olan süje, cazibesi birbirine eşit olan A ile B karşısında değildir, A dince iyi, doğru ve güzeldir, fakat işin başında - uygunsuz çevrede ise devamlı olarak - ona meyil ve itibar edilmez, B ise dince kötü, yanlış ve çirkindir, fakat nefse cazip gelmekte, uygun olmayan eğitim çevresinde teşvik görmektedir. Bu dini ve sosyo-psikolojik gerçek karşısında İslâmî eğitim verecek olan kimseye çevrenin yardımcı olması, en azından işini zorlaştırmaması gerekir. Bunun da yolu genel edep ve ahlak kavramını, Türkiye gibi ülkelerde İslâm'ı da kaale alarak oluşturmaktır.
Durum ne olursa olsun bugün çocuklara ve gençlere İslâmî eğitim vermenin önünde önemli güçlükler ve engeller vardır. Bu güçlüklerin başında ise müsait olmayan çevre gelmektedir. Böyle çevrelerde İslâmî eğitimi başarıya ulaştırabilmek için Müslümanlar'ın şu tedbirlere başvurmaları yardımcı olabilir:
1. Aynı değerleri paylaşanların birbirlerine yakın oturmaları ve aralarında dostluk, hısımlık ilişkileri kurmaları. (Bunun amacı gettolaşmak değildir, çevreyi nisbeten kontrol altında tutmak ve mikrobu bünyenin yeneceği ölçüde vermektir. Tasavvufta kullanılan bir terim ile ifade etmek gerekirse "halvet der encümen: kalabalık içinde yalnızlık" halini elde etmek, olumsuz etkilenmeden kurtulup olumlu etkileme imkanına kavuşmaktır.)
2. Anaokulundan üniversiteye kadar özel okullar açmak, çocuklara buralarda hem kaliteli öğrenim yaptırmak, hem de değerlerimize yabancılaşmalarını engellemek.
3. Medya, san'at, eğlence gibi alanlara el atarak İslâmî eğitime uygun çevreler oluşturmaya çalışmak.
4. Sivil toplum örgütlerini kullanarak milli, dini değerlerimize ters düşen, geleneğimizde günah ve ayıp sayılan ilişki ve davranışların sanat ve medya vasıtasıyla teşvik edilmesini, yayılmasını, bunlara karşı umursamazlık kazanılmasını engellemeye, ayıpların ve günahların özel mekanlarda olmasını ve kalmasını sağlamaya çalışmak.
5. Çocuklara dünya hayatlarını ve mutluluklarını sağlayacak bir öğretim, eğitim ve iş vermeyi önemsemek kadar İslâmî eğitim vermeyi de önemsemek, hatta buna öncelik vermek. Onlara şefkatle, anlayışla, hikmet ve basiretle yaklaşmak, sevmeyi ve sevdirmeyi bilmek.
6. Kamu alanını dindarlardan arındırma niyet ve eylemlerine karşı usûlüne uygun ve etkili mücadelede bulunmak.


 


Buradaki iki mavi çizgi arası içerik site editörünce konulmuştur ve rastgele çıkmaktadır. İçeriğini onayladığımız anlamına gelmez, dikkatli davranın.

  Şu anda sayfası gösterilen kitap.
Bu Kitapta:
Önceki Makale
Sonraki Makale
İçindekiler
Site Sayfaları
Ana Sayfa
Hakkında
Makaleleri
Kitapları
Soru Konuları
Soru Listesi
Hayrettin Karaman`ın Sohbetleri
Şiirleri
Bestelenmiş ve Seslendirilmiş Şiirleri
Bütün site içeriğinin genel kelime indeksi.
Sitede Arama
Hayrettin Karaman'ın Siteye Son Eklenen Yazıları
E-posta
Siteyi Link ve Kaynak Gösterimi
m.HayrettinKaraman.net Mobil-Metin Versiyonu Hakkında

Facebook Sayfası:

Bulunduğunuz Sayfayı:



Sayfa başına gider Siteden rastgele bir sayfa seçer. Hafızadaki önceki sayfaya döner Hafızadaki sonraki sayfaya döner
   
Bu Kitapta: Önceki Makale Sonraki Makale İçindekiler