İMDAT! İmam-hatip Liselerinin orta kısmını -sekiz yıllık kesintisiz temel eğitime geçiş sebebiyle- kapatmak ve mezunlarını da yalnızca mesleğe ve ilahiyat tahsiline yönlendirmek (mecbur etmek) için açılan kampanyaya önce bilimsellik süsü/havası verildi. Eğitim ve öğretim ilkelerinin, çağdaş uygulamaların bunu gerektirdiği dile getirildi. Bu aldatmaca çıkışa ilmî cevaplar verilince, "zorunlu eğitimin sekiz yıla veya daha fazlaya çıkarılmasına itirazımız yok, ancak bu 'beş artı üç' şeklinde olsun, farklı liselerin bünyelerinde açılacak ikinci kademe zorunlu eğitim okullarında ortak ve farklı derslerle yönlendirmeler yapılsın, eğitim ilkeleri ve çağdaş dünyadaki uygulamalar asıl böyle olmasını gerektiriyor..." denilince bu sefer işi baskıya ve zorbalığa döktüler, bir kısım güçleri arkalarına alarak "doğru-yanlış, haklı-haksız biz bu okulları kapatacağız" demeye başladılar. Zor karşısında bükülenler -emaneti ehline teslim etmek, milletin sinesine dönmek yerine- kıvıttırmaya başladılar. Hem kesintisiz sekiz yıl kararı aldılar, hem de "İmam-hatip Okulları kapanmayacak" diye açıklamalar yaptılar. Sekiz yıllık kesintisiz temel eğitimin İmam-hatiplerin orta kısmını (halihazırda bu okulların bünyesindeki ortaokulları) kapattığını, bunun hem sağlıklı din ve meslek eğitimine, hem de liselerin yaşamasına olumsuz etkilerinin olacağını bildikleri halde bu kararları aldılar, bu açıklamaları yaptılar. Bununla da yetinmeyip İmam-hatip liselerini dört yıla çıkarmaya, onun da üzerine iki yıllık yüksek okul açmaya, mezunları başka fakültelerde yüksek öğrenim hakkından yoksun bırakmaya niyetlendiler. Anlaşıldı ki, sekiz yıllık kesintisiz temel eğitimin asıl gerekçesi İmam-hatiplerin ortasını kapatmak, lisesini azaltmak ve mezunlarını yalnızca meslekte kullanmaktır. Peki bunun gerekçesi nedir? Yapılan açıklamalara göre iki temel gerekçe vardır: a) İki tip insan yetişiyor; b) Bu okullardan mezun olanlar şeriatçı oluyorlar ve Refah Partisi'ne oy veriyor, oy topluyorlar. Bu gerekçelerden birincisine daha önceki bir yazımızda cevap vermiştik. İkincisine gelince, bir kere bu okullardan mezun olanların farklı siyasî eğilimler içinde oldukları, farklı grup ve cemaatlerin içinde veya müstakil bulundukları bilinmektedir. Şeriatçı olmalarından maksat Müslüman olmaları ise bu tabiîdir. Buna itiraz edenler de farkında olmadıkları halde -bu mânada- şeriatçıdırlar. Eğer maksat rejim düşmanı olmaları ise bunun için de ortada vesika ve eylem olması gerekir. Devletin kontrolü altında eğitim-öğretim yapan bu kurumları böyle bir töhmet altında bırakmaya kimsenin hakkı yoktur. Ayrıca -vaktiyle Dev-Lis örgütü örneğinde olduğu gibi- başka liselerde rejimle ters düşen öğrenciler olduğunda bunlar kapatılmazken İmam-hatiplerin "olabilir" diye kapatılması akla ziyan bir davranıştır. Türkiye'de İmam-hatiplerden şu kadar fazla başka liseler ve okullar var, aydınları var, askerler var, rejimin güçlü ve eli silahlı bekçileri var. Bütün bunlara karşı İmam-hatiplilerin rejim karşıtı nasıl bir eylemleri olabilir? Her Müslüman potansiyel olarak şeriatçidir ve onun çocukları da böyle olabilir, bunları da mı yok edeceksiniz? Hem bu kadar Müslüman yetmiş yıldan beri kaç kere rejimi değiştirmek için eyleme kalkıştı? Okulları kapatınca İslâmî eğitim, öğretim ve tercihler sona mı erecek? "Komşu ülkelerde önceden tedbir alınmadığı için sonra iş işten geçti" diyorlarmış, insan haklarına yer verilen bir rejimde/ülkede böyle bir mantıkla hak ve hürriyetlerin çiğnendiği nerede görülmüştür? Hakların çiğnendiği, demokrasinin rafa kaldırıldığı ülkelerde güzel sonuçlar mı alınmış, öyleyse niçin kan gövdeyi götürüyor? Devletin vazifesi hakları ve hürriyetleri kötüye kullananları -bu suç oluştuğu ve isbat edildiği zaman- yakalamak ve cezalandırmaktır, temel hak ve hürriyetleri kısıtlamak değil. Yukarıda sıralanan gerekçeler ve savunmalar bir yana -bunların peşin hükümlüleri ikna edeceğini ummuyoruz- eğer hükümet ve Meclis, her ne pahasına olursa olsun iktidarda ve makamda kalma uğruna sekiz yıllık temel eğitimde ısrar eder, iki kademeliye ve böylece İmam-hatiplerin bünyesinde ikinci kademeye imkân vermezlerse ülkenin ve bu okulların asıl sahipleri olan halkın, iradesini, hukuk içinde kalarak ortaya koyması gerekmektedir. Bunun için yapılacak birçok iş, gösterilecek çaba, gidilecek yol, alınacak tedbir vardır. Önce ülke sathındaki parti teşkilatlarını ziyaretle, onlara işin gerçeğini, girilen yolun vehametini anlatmakla işe başlamak gerekir. Bunun arkasından merkeze yazılı, sözlü, ziyaretli irade beyanları gelir... Bu okulları açtıran, binalarını yaptıran, çocuklarını buralarda okutan, kendi öz varlığı gibi sahip çıkan halkımıza "imdat!" diyoruz; geri gitmesini, elde ettiği hakları kaybetmesini değil, gelişerek yaşamasını istiyorsa sesini çıkarsın, iradesini ortaya koysun, istemiyorsa -bizim, diğerleri gibi- halka rağmen var olmak gibi bir talebimiz de yoktur.
Buradaki iki mavi çizgi arası içerik site editörünce konulmuştur ve rastgele çıkmaktadır. İçeriğini onayladığımız anlamına gelmez, dikkatli davranın.
|