HayrettinKaraman.net Site Ana Sayfasına Geçiş Facebook Sayfasına Geçiş Twitter Sayfasına Geçiş instagram Sayfasına Geçiş YouTube Sayfasına Geçiş
Siteden rastgele bir sayfa seçer. Hafızadaki önceki sayfaya döner Hafızadaki sonraki sayfaya döner
 


VI
Laik Düzende Dinî Hayat

Asker ve İbadet
Son zamanlarda moda olan TV yorumlarını ciddi ve hava-civa diye ikiye ayırmak gerekiyor. Havadan civadan bir yorumda, bir kısım subay ve astsubayların irticaî faaliyet sebebiyle ordudan atılmaları ve bu tasarrufun yargıya açık bulunmamasının meşrû ve isabetli olduğu şöyle savunuluyordu: 1. Bunlar öyle yalnızca inanan ve ibadet eden ordu mensupları değildir; devleti şeriat esaslarına göre kurmak isteyen, bu maksatla tarikat ve cemaatlerle işbirliği yapan ordu mensuplarıdır, eğer böyle olmasalardı Erbakan gibi beş vakit namaz kılan ve hacı olan bir başbakan bu tasarrufa imza atar mıydı? 2. Bu tasarruf yargı denetimine açık olursa ve atılan bazı subaylar danıştay kararı ile orduya geri dönerse orada ne disiplin kalır ne de düzen...
Bu yorumu yapan kişinin işine geldiğinde demokrasi ve insan hakları havarisi kesildiğini, işine gelmediği zaman da saltanatı savunduğunu, yanardönerliğe soyunduğunu bir yana bırakarak yorumun tahlil ve tenkidine geçelim.
Hukuk devletinde hiçbir tasarruf hukukun dışında ve üstünde olamaz, insan hakları da her ilkenin önünde gelir. Bir kimseyi belli bir suç ile (mesela devletin düzenini dinî esaslara göre değiştirmek üzere faaliyet göstermek ile) suçluyorsanız bunun delillerine sahip olmanız ve hükmünüzün yanında bu delilleri de açıklamanız gerekir. Ortada müsbit deliller yok iken, bir takım yakıştırmalar yaparak, çok uzak ihtimalleri vâki sayarak, rüzgârdan nem kaparak hüküm vermenin hukukla alakası yoktur.
Halka gerçekler açıklanmadığı için yapılanlar ve söylenenlerden çıkarılan genel kanaat şudur: Namaz kılan, oruç tutan, eşi örtünen, subayların eğlence ve kutlama toplantılarında içki içmeyen, yakınları içinde ileri derecede dindar kişiler bulunan, tatil günlerinde dindar müslümanların sohbet toplantılarına katılan, bazı dinî kitapları okuyan veya evinde bulunduran... subay ve astsubaylar ordudan atılmakta ve yukarıda sayılan fiiller ve durumlar onların "müsned suçlarına" delil sayılmaktadır. Bu böyledir veya değildir, fakat tasarruflar yargı denetiminin dışında ve dört duvar arasında kaldığı müddetçe böyle bilinecek ve böyle sanılacaktır. Eğer bu bilgi ve zan doğru ise, gerçek bundan ibaret ise durum daha da vahim demektir; çünkü yukarıda sıraladığımız fiillerin devletin düzenini dine uydurmakla hiçbir alakası yoktur. Bunlar masum, ferdî, din ve vicdan hürriyetinin (insan haklarının) kişiye hak olarak verdiği/tanıdığı dinî davranışlar, ibadetlerdir.
Disiplin her yerde gereklidir. İş yerinde olsun sivil bürokraside ve orduda olsun disiplinsiz görev yürümez, verimlilik elde edilemez. Öte yandan insan hakları ve hukuk devleti ilkesi de hiçbir amaçla feda edilemez. Kamu yararı, ahlak ve disiplin, hukuku askıya almaya gerekçe olabiliyorsa aynı yorumcular niçin her gün işkenceyi, medyaya yönelik düzenleme teşebbüslerini, ceza evlerindeki bazı tasarrufları dillerine dolayıp duruyorlar!? Hepimiz askerlik yaptık, ordudaki düzeni ve disiplini biliriz, haksız olarak ordudan atılan bir subay yargı kararı ile geri döndüğünde onun üstleri ve astları ile ilişkisi talimata göre olmak durumundadır, hukukun ve talimatın dışına bir milim sapamaz, saparsa bedelini öder. Ayrıca bu kişiyi atan onun muhatap olduğu, birliğinde bulunan üstleri değil, bir başka yerde bulunan askeri birimdir, subayın ve astsubayın onlarla direkt bir ilişkisi yoktur, olsa bile disiplini bozma hakkı ve imkanı mevcut değildir.
Ordu bizim çocuklarımız ve kardeşlerimizden oluşmaktadır. Bu millet asker millettir ve askerini sever. Benim ailem çocukluğumdan itibaren bana hep şunu söyledi: "Orduya hiyanet eden ve askerlikte hile yapan iflah olmaz". Bu telkinin benim aileme mahsus olmadığını da biliyorum. İlgililerden ricamız yanlış işler yaparak bu birliği bozmamaları ve bu duyguları zedelemekten kaçınmalarıdır.
Namaz kılan hacı başbakanın imzalarına gelince; bu imzaların tamamının hürriyet içinde, işlere hakim olarak ve gönül rızası ile atıldığını düşünenler varsa onlara ya gülmek yahut da acımak gerekir.
Hasılı, son zamanlarda dinlediğimiz bazı yorumlar hava-civadan ibarettir ve bu millet ahmak değildir!


 


Buradaki iki mavi çizgi arası içerik site editörünce konulmuştur ve rastgele çıkmaktadır. İçeriğini onayladığımız anlamına gelmez, dikkatli davranın.

  Şu anda sayfası gösterilen kitap.
Bu Kitapta:
Önceki Makale
Sonraki Makale
İçindekiler
Site Sayfaları
Ana Sayfa
Hakkında
Makaleleri
Kitapları
Soru Konuları
Soru Listesi
Hayrettin Karaman`ın Sohbetleri
Şiirleri
Bestelenmiş ve Seslendirilmiş Şiirleri
Bütün site içeriğinin genel kelime indeksi.
Sitede Arama
Hayrettin Karaman'ın Siteye Son Eklenen Yazıları
E-posta
Siteyi Link ve Kaynak Gösterimi
m.HayrettinKaraman.net Mobil-Metin Versiyonu Hakkında

Facebook Sayfası:

Bulunduğunuz Sayfayı:



Sayfa başına gider Siteden rastgele bir sayfa seçer. Hafızadaki önceki sayfaya döner Hafızadaki sonraki sayfaya döner
   
Bu Kitapta: Önceki Makale Sonraki Makale İçindekiler