Teşvik Kredisi Devletin vazifeleri arasında halkın menfaatini gözetmek, servetini korumak, kamu ihtiyaçlarını sağlamak da vardır. Serbest girişimcilerin itibar etmedikleri veya rantabl bulmadıkları bazı bölgelerde veya üretim ve yatırım alanlarında yatırım ve üretim yapılmasını sağlamak için -zaruret bulunmadıkça- zora başvurulamaz, hür bir şahsa belli bir yerde, muayyen bir işi yapması için baskı yapılamaz. Bu durumda öteden beri devletlerin başvurdukları çarelerden biri girişimciyi bu yatırıma ve üretime teşvik etmek üzere ona bazı menfaatler sağlamaktır. Bu menfaatler arasında çeşitli subvansiyonlar ve teşvik kredileri de vardır. Teşvik kredisi uzun vadeli ve düşük faizli kredilerdir; bu krediler için öngörülen faizler enflasyonun çok altında olduğu için "reel faiz" kapsamı dışındadır; yani görünüşte, kâğıt üstünde bir faiz vardır, fakat gerçekte faiz yoktur, hatta devletin verdiği ödünç sermayenin tamamının değil, bir kısmının geri ödenmesi, diğer kısmının ise girişimciye bağışlanması söz konusudur. Konuyu bir örnekle açmak gerekirse girişimci A, devletten bir yılda ödemek üzere yüzde otuz faizli bir milyar lira teşvik kredisi aldığında bunun yıllık faizi üçyüz milyondur. A yıl sonunda devlete bir milyar üçyüz milyon ödeyecektir, halbuki ülkede yüzde doksan nisbetinde enflasyon var ise aslında ödemesi gereken miktar bir milyar dokuzyüz artı üçyüz milyondur; bu rakkamın dokuz yüz milyonu enflasyon farkıdır, bunu ödemedikçe borçlu kalır, üçyüz milyonu ise faizdir. Buna göre A'nın ödediği meblağ, faiz bir yana aldığı anaparanın bile tamamı değil, bir kısmıdır. Bunun böyle olduğunu devlet de bildiğine göre geri kalan kısmı, kamu yararı bunda görüldüğü için devlet A'ya bağışlamaktadır. Devlet bir faiz kurumu olmadığı için kâğıt üzerinde yazılan ve aslı olmayan (reel olmayan) faizin de bir hükmü yoktur. Halbuki A bu işlemi faizci bir kurum ve mesela banka ile yapsa idi işlem caiz olmayacaktı; çünkü bankanın amacının faizcilik (hem de reel faizcilik) olduğu bilinmektedir ve ameller niyetlere göre değerlendirilir. Teşvik kredilerini özellikle islâmî hassasiyet sahibi müslümanların almaları gerekir; çünkü Allah korkusu ve vicdan sorumluluğu taşıyan bu kişiler hem aldıklarını yerinde kullanacaklar, hem devlete karşı ödemelerini zamanında yapacaklar, hem de kazandıklarını, insanlara dünya ve ahirette mutluluk getirecek şekilde sarfedeceklerdir. İnce düşünen müslümanlar devletten aldıkları krediyi enflasyon farkı ile ödemek ister, devletin bağışını kullanmakta sakınca görürlerse bu takdirde yapacakları şey -yukarıdaki misale göre- bir milyarı devlete ödemek, dokuz yüz milyonu da Allah yolunda harcamaktır.
Buradaki iki mavi çizgi arası içerik site editörünce konulmuştur ve rastgele çıkmaktadır. İçeriğini onayladığımız anlamına gelmez, dikkatli davranın.
|