HayrettinKaraman.net Site Ana Sayfasına Geçiş Facebook Sayfasına Geçiş Twitter Sayfasına Geçiş instagram Sayfasına Geçiş YouTube Sayfasına Geçiş
Siteden rastgele bir sayfa seçer. Hafızadaki önceki sayfaya döner Hafızadaki sonraki sayfaya döner
 


Hangi İslâm?
Müslümanlara göre bir İslâm vardır, bu da Hz. Adem'den Hz. Hatemu'l-Enbiya'ya (s.a.) kadar bütün peygamberlere vahyedilmiş bulunan hak dindir. Bu dinin gelişme ve değişmeye açık bulunan kısmını Allah Teala, gerektikçe değiştirmiş ve birbirini takip eden peygamberleri vasıtasıyle bu değişikliği kullarına (ümmetlere) bildirmiş, değişmeyen İslâm'ın, farklı kültür ve medeniyetlerin ihtiyaçlarına göre değişik şekilleri farklı isimler almış "İbrahimî, Musevî, İsevî..." denilmiştir.
Son Peygamber'e vahyedilen İslâm'ın, kıyamete kadar insanlığın katedeceği uzun yolda gerçekleştireceği medeniyet ve hayat şekillerine göre değişmesi, yenilenmesi gereken kısmı artık yeni bir din ile değil, bu din içinde, bu dinin bilgi ve hüküm kaynaklarını kullanarak yapılacak ictihad ile olacaktır. Bugüne kadar gelmiş geçmiş bütün müctehid ve müceddidlerin birleştiği noktalardan biri de "İslâmın, yalnızca inanç ve ibadetlerden, sosyal amaçlardan ve ilkelerden ibaret olmadığıdır." İslâmda bunlar değişmez ve önemli olarak vardır, ancak bunların yanında yine değişmez ve önemli olarak başka hükümler (helaller, haramlar, farzlar, şartlar, şekiller, detaylar...) vardır. Bunların da bir kısmı iman ve ibadetle, diğer kısmı ise dünya hayatı (hukuk, siyaset, ahlak, iktisad, estetik, cemiyet...) ile ilgilidir. Allah'a iman, Kur'an'ın Allah'tan geldiğine, hakkı ve doğruyu getirdiğine, insanlara hayatlarında rehber olsun diye gönderildiğine iman nasıl İslâmdan ise ve değişmesi mümkün değil ise aynı şekilde domuzun, puta kurban edilmiş hayvanın, faizin, kumar, rüşvet, gasp gelirinin yenmiyeceği, haram olduğu, keza bir kadın veya erkeğin -evlenmesi caiz olan biriyle- evlenmedikçe onunla cinsî hayat yaşamasının caiz olmadığı, Allah'ın irade ve rızasına aykırı bulunan hiçbir kimsenin emrine itaat edilemiyeceği, müminlere ancak müminlerin hükmedebileceği (velayetin ancak müminler arasında geçerli olacağı) hükümleri de İslâmdandır ve değişmez. Bu anlayış müsteşrikler ve modernistlere kadar gelen İslâm anlayışıdır.
Buna karşı oryantalizm farklı İslâm anlayışları ortaya çıkarmış, bir kısım modernistler de bunlara paralel anlayışlar ileri sürmüşlerdir. Bunlardan oldukça yaygın olan bir anlayışa göre siyasî İslâm (köktendincilik, dünya hayatını, toplumu, devleti yönetmeye talip olan İslâm) iflas etmiştir, bundan sonra da başarısızlığa mahkûmdur. Müslümanlar bu sevdadan vazgeçmeli, içlerindeki köktendincilere cephe almalı, onları marjinalleştirmeli ve yok etmelidirler. Müslümanların yaşamaları ve yaşatmaları gereken İslâm, iman ve ibadetler, sosyal ve ahlâkî ilkelerden ibaret olan İslâmdır. Batılılara göre de böyle bir İslâmın zararı (!) yoktur, böyle bir İslâma bağlı olan müslümanlarla bütünleşmek de mümkündür. Çünkü böyle bir İslâm, fenerinden çıkarılmış mum gibi sönmeye, suyu kesilmiş bir ağaç gibi kurumaya, bağışıklığı yok edilmiş bir bünye gibi hasta olup yok olmaya mahkûmdur, gerisi bir zaman meselesidir.
İçimizden bazıları "Batı ile birleştiğimiz ve Batılı toplumlar gibi yaşadığımız takdirde dinimize bir şey olmaz, biz yine biz olarak kalırız, hatta Batı'ya da İslâm aşılarız" diyorlar. İslâmı yalnızca iman ve ibadet, hatta yalnızca iman olarak alan ve böyle yaşayanlardan bu kanaatte olanların hali meşhur afyon müptelasının haline benziyor. Adam attara gelmiş, 'hamama gidip afyon çekeceğim, bana iyi tutanından (iyi uyuşturanından) bir parça afyon ver' demiş, attardan aldığı afyonu hamamda yutmuş, afyon ona yapacağını yapmış ama kendisi farkında değil, üzerinde peştemalı, ayaklarında nalınları vurmuş sokağa, dikilmiş attarın karşısına ve çıkışmış "Bre attar, niçin bana bu meretin iyisini vermedin?" Attar cevap vermiş: "Dua et ki sana bu afyonu vermişim, eğer daha sertini verseydim bana peştemalsiz gelirdin!"
Çağın afyonlamasıyle uyuşmuş oldukları için üzerlerinde İslâmdan neyin kaldığının farkında olmayan, bu sebeple bize batılı olmak tesir etmez, biz yine böyle kalırız diyenlere bu kıssadan bir hisse var mıdır dersiniz?


 


Buradaki iki mavi çizgi arası içerik site editörünce konulmuştur ve rastgele çıkmaktadır. İçeriğini onayladığımız anlamına gelmez, dikkatli davranın.

  Şu anda sayfası gösterilen kitap.
Bu Kitapta:
Önceki Makale
Sonraki Makale
İçindekiler
Site Sayfaları
Ana Sayfa
Hakkında
Makaleleri
Kitapları
Soru Konuları
Soru Listesi
Hayrettin Karaman`ın Sohbetleri
Şiirleri
Bestelenmiş ve Seslendirilmiş Şiirleri
Bütün site içeriğinin genel kelime indeksi.
Sitede Arama
Hayrettin Karaman'ın Siteye Son Eklenen Yazıları
E-posta
Siteyi Link ve Kaynak Gösterimi
m.HayrettinKaraman.net Mobil-Metin Versiyonu Hakkında

Facebook Sayfası:

Bulunduğunuz Sayfayı:



Sayfa başına gider Siteden rastgele bir sayfa seçer. Hafızadaki önceki sayfaya döner Hafızadaki sonraki sayfaya döner
   
Bu Kitapta: Önceki Makale Sonraki Makale İçindekiler