Yolcu namazı

6. Günümüzde yolcu (seferi) olma gibi bir durum var mıdır? Yoksa kimilerinin dediği gibi hayat şartları artık çok iyileştiğinden, yolculuklar zahmetli olmaktan çıktığı için seferi olma durumu kalkmış mıdır? Hala devam ediyorsa namazlarımızı nasıl kılmalıyız?


Cevap:

Seferi olanlara tanınan ruhsat ve kolaylığın gerekçesi fiilen gerçekleşen sıkıntı, darlık, zorluk değil, bunun muhtemel olmasıdır. Böyle olmasaydı yolcu, varacağı yere varıp bazen evinden daha rahat yaşamaya başladığında seferi olmaktan çıkardı, namazları tam kılması gerekirdi, halbuki böyle değildir; belli bir süre kaldığı zamanlarda da (Hanefî mezhebine göre on beş günden az kaldığı süre içinde de) seferi olur. Seferilik bugün de hala devam ediyor, yolculuk rahat hale geldi diye seferi (yolcu) olmaya mahsus hükümler değişmedi; müslümanlar seferî oldukları(yani yolda ve belli bir müsafirlik süresi içinde bulundukları) sürece namazları, "öğle ile ikindiyi" ve "akşam ile yatsıyı" birinin vaktinde, arka arkaya da (cemederek) kılabilirler, her bir namazı kendi normal vaktinde de kılabilirler. Mesela öğle ile ikindi, ya öğlenin veya ikindinin vakti içinde, arka arkaya, her biri için bir kamet getirilerek kılınır. Hanefî mezhebinde olan bir müslümanın da yolculuk da namazları, yukarıda açıklandığı şekilde cemederek kılmasında bir sakınca yoktur; böyle yapan hanefî müslüman, diğer büyük müctehidlerin fetvalarına göre hareket etmiş olur.
Dört rekatlı farzlar da ikişer rekat kılınır. Akşam ve vitir gibi üç rekatlı namazların rekat sayısında bir değişiklik yoktur. Sünnet namazlar terk edilirse, yolcu olmadığı halde terk etmek gibi olmaz. Vakit ve durum müsait olur da kılınırsa tabii ecir alınmış olur.