HayrettinKaraman.net Site Ana Sayfasına Geçiş Facebook Sayfasına Geçiş Twitter Sayfasına Geçiş instagram Sayfasına Geçiş YouTube Sayfasına Geçiş
Siteden rastgele bir sayfa seçer. Hafızadaki önceki sayfaya döner Hafızadaki sonraki sayfaya döner
 


Takvâ-Kurban İlişkisi / Laik Düzende Müslüman

1. Eşim Habil ve Kabil'in kıssasından yola çıkarak kurban kesmek için takvanın şart olduğunu bu sebeple kesilen çoğu kurbanların heder olduğunu söylüyor ve "Ben kendimi Allah'a yakın hissediyorsam kendimin kesebileceğimi söylüyor. Ben ise bu takva olmasa da bizler kurbanlarımızı kestiğimiz sürece Allah'ın rahmetiyle bu takvaya ulaşmamızı sağlayacağını, aksi taktirde ise Allah'tan uzaklaşacağımız hissediyorum. Siz ne dersiniz?

2. T. C mahkemelerine baş vurmanın şirk olup olmadığı.

3. T. C kimliği taşımanın iman bakımından bir sakıncası olup olmadığı. Bir ara Gerçek Hayat'ta bu konuya değinmiştiniz, yalnız yeterli gelmedi.
Hocam, eşimle ilk evlendiğimiz sıralar çok uç düşüncelere sahipti. Kısmen düşünceleri değişti; fakat hala bir çok problem yaşıyoruz. Ev alır, üzerime veya üzerine geçiremez; araba alır, aldığı kişinin üzerinde kalır; telefon bağlatmak zorunda kalır, kimliği olan yakınlarını kullanır. Bana alacak olduğu evi yakınlarımdan birinin üzerine almayı teklif eder, v. s v. s

4. Takdir edilen mehir verilmeden, kadın istemediği halde eşi tarafından zorlanabilir mi ve mehrin anlamı nedir, neden verilir? Lütfen hocam bunları cevaplandırmanızı istirham ediyorum.


Cevap:

1. Kurban ibadetini yerine getirmenin şartlarından biri takvâ değildir; takvâ genel olarak müminlerin elde etmeleri ve geliştirmeleri gereken bir vasıftır. "Kurban ibadeti vaciptir veya sünnettir; kesmezsem Allah'a itaatsizlik etmiş, Hz. Peygamber'in sünnetini terk etmiş olurum" düşüncesi bir takvâdır ve bu düşünce de hemen her kurban kesende vardır.
Hz. Âdem'in iki oğlunun kurbanları konusu Kur'an'da açıklanmıştır (Maide. 5/27-31). Buna göre oğullardan birinin kurban ibadetinin kabul edilmemiş olmasını, diğer (kurbanı kabul edilen) oğul "takvâ" ile açıklamakta, "ibadetin ancak takvâ sahibi olanlardan kabul edileceğini" ifade etmektedir. Burada takvânın ne mânaya geldiği de âyetin devamından anlaşılmaktadır: Kurbanı kabul edilmeyen oğul, kıskançlık yüzünden kardeşini öldürmek istemektedir. Bir kulun Allah'a bağlılığı, O'na karşı sevgi ve saygısı, itaatsizliğin sebep olacağı kötü sonuçlardan korkması (takvâ) onun kıskançlık duygusunu veya başkaca nefsani arzularını yenmesine yetmiyorsa takvâsı eksik demektir; takvâsı eksik olanların itaatı (kulluğu) da eksik olur, ibadetlerini Allah için değil, başka saik ve sebeplerle yapmış olabilirler ve ibadetin kabul edilmemesi işte bu "niyet ve saik" kusuruna bağlıdır. Ayrıca bir kimse diğerinde takvâ olup olmadığını bilemez, kendisinde takvâ duygusu ve buna bağlı davranışların bulunup bulunmadığını ise bilir. Allah emrettiği, Hz. Peygamber de yaptığı için ödev bilerek kurban kesen kimsede -bu mânada- takvâ vardır.

2. Mümin, hakkı olan bir şeyi "sulh, anlaşma, hakemlere başvurma" gibi yollardan alamıyorsa mevcut mahkemelere başvurarak ve devletin icra gücünü kullanarak alır. Bu şirk ve günah değildir; çünkü mümin, alacağı şeyin hak olduğunu bu bakımdan meşruiyetini mahkeme hükmüne dayandırmıyor, hak olması dinî inancına, dinin hükmüne dayanıyor. Devleti ancak, hakkını almak için kullanmış oluyor. Peygamberimiz (s.a.) yaşama hakkını elde edebilmek için Taif dönüşünde Mut'im isimli bir müşrikin himayesine sığınmış, bundan yararlanmıştır.

3. Yine bir mümin, hakkı olan, meşru olan bir şeyi almak, kullanmak, korumak...için mevcut düzende cari olan tapulama, tescil etme, kaydetme, garantileme gibi işlemlerden yararlanabilir. Bunları yaptırmak, o düzenin -İslam'a aykırı olan- kural ve kurumlarını benimsemek manasına gelmez.

4. Mehir kadına rağbeti, ona verilen değeri sembolize eder. Sembolik anlamı budur. Müeccel: ertelenmiş, koca tarafından borçlanılmış mehrin sosyo-ekonomik anlam ve işlevi kadın için bir teminat olması, muaccel: peşin ödenmiş mehir ise kadının bazı ekstra ihtiyaçlarını -arzusuna göre- karşılama imkanını veya tasarruf ederek ileriye dönük bir mali tedbir alma fırsatını elde etmesini sağlar. Muaccel mehir ödenmeden kadın, evlenme akdinin yapıldığı yerleşim yerinden göçmeye, kocasının açtığı eve intikal etmeye ve evlilik bağının doğurduğu diğer ödevlerini yerine getirmeye zorlanamaz.



Buradaki iki mavi çizgi arası içerik site editörünce konulmuştur ve rastgele çıkmaktadır. İçeriğini onayladığımız anlamına gelmez, dikkatli davranın.

  Şu anda sayfası gösterilen kitap.
Bu Kitapta:
Önceki Başlık
Sonraki Başlık
İçindekiler
Kelime İndeksi
Site Sayfaları
Ana Sayfa
Hakkında
Makaleleri
Kitapları
Soru Konuları
Soru Listesi
Hayrettin Karaman`ın Sohbetleri
Şiirleri
Bestelenmiş ve Seslendirilmiş Şiirleri
Bütün site içeriğinin genel kelime indeksi.
Sitede Arama
Hayrettin Karaman'ın Siteye Son Eklenen Yazıları
E-posta
Siteyi Link ve Kaynak Gösterimi
m.HayrettinKaraman.net Mobil-Metin Versiyonu Hakkında

Facebook Sayfası:

Bulunduğunuz Sayfayı:



Sayfa başına gider Siteden rastgele bir sayfa seçer. Hafızadaki önceki sayfaya döner Hafızadaki sonraki sayfaya döner
   
Bu Kitapta: Önceki Başlık Sonraki Başlık İçindekiler Kelime İndeksi