HayrettinKaraman.net Site Ana Sayfasına Geçiş Facebook Sayfasına Geçiş Twitter Sayfasına Geçiş instagram Sayfasına Geçiş YouTube Sayfasına Geçiş
Siteden rastgele bir sayfa seçer. Hafızadaki önceki sayfaya döner Hafızadaki sonraki sayfaya döner
 

Soru-(237) Gurbetçi sorunları, gayr-ı müslimlerle ilişkiler, futbol, daru`l harb, faiz.

Hocam ben Almanyada yaşıyorum. İlim ehline ulaşmamız zor olduğu için bu sorularıma cevap verirseniz çok sevinirim, bizim imkanlarımız ne yazık ki kısıtlı.
Soru:
1. Hocam bildiginiz gibi biz gayri müslimlerle beraber yaşıyoruz bu durumda Kuran'daki "velayet" i nasıl anlamamız lazım, onlara ne gibi sevgi beslemememiz lazım.
Cevap:
1. Kur'an'daki velayetten maksat temsil ve yönetim yetkisi vermektir. İslam, müslümanların başka dinden olanlara kendilerini yönetme ve (vekâlet gibi bazı özel hukuk ilişkileri dışında) temsil yetkisi verme anlamındaki velayet ilişkisini yasaklıyor. Bunun dışında gayr-i müslimlerle ortaklık, komşuluk, sıradan arkadaşlık, onlara ikramda bulunmak gibi ilişki ve davranışlar yasaklamıyor. Gayr-i müslimlere iyi davranmayı, onlarla ilişkilerde adalet ölçülerine titizlikle riayet etmeyi de emrediyor (Mümtehine:60/8).

Soru:
2. Hocam ben burada Futbol oynuyorum ve para kazanıyorum; futboldan kazanılan para helal midir ve bildiginiz gibi futbolda giydigimiz şortlar da tam dizlerimizi kapatmıyor ne yapmamız lazım? Bir de onların içkili toplantıları oluyor katılabilir miyiz?
Cevap:
2. Profesyonel olarak futbol oynayan bir sporcunun buna karşı para almasında bir sakınca yoktur; bu da bir iş gibidir, sporcu kendini bu faaliyete bağlamaktadır, yaptığı iş haram ve zararlı değildir; şu halde ücretini de alacaktır.
Sporcuların giydikleri şortlar diz kapaklarından yukarıya çıkıyor ve uyluk (baldır) kısmını da açıkta bırakıyor. Fıkıh'ta baldırın avret (kapatılması gereken vücut parçası) olduğu konusunda ittifak yoktur; Buhari gibi bazı alimler hadislere dayanarak bu kısmın da açılabileceği sonucuna varmışlardır, böyle fetva alan sporcular kısa şortu da giyebilirler.
Aksine bir zaruret bulunmadıkça müslümanlar, içki içilen yerlerde oturmazlar, içki içenlerle aynı mekanı paylaşmazlar, onları terkederek tepkilerini gösterirler.

Soru:
3. Hocam Said Havva'nın kitabında okumuştum; "Gayri müslimlerin mallari genelde mubahtır" diye; çünkü onlar mallarını İslam'a silah olarak kullanıyorlar, onların ellerinden o malları, İslam'a göre gayri meşru da olsa onların rızasıyla alınabilir diye; Faiz gibi, tabi burda Müslümanın kârlı çıkması durumunda?
Cevap:
3. Ebû Hanîfe, "Dâru'l-harbde (müslümanlarla savaş durumunda olan bir ülkede) bulunan bir İslam ülkesi vatandaşı müslümanın, bu ülke kanunlarına göre caiz ve meşru olan, ama İslam'a göre caiz olmayan bir yoldan (bir akit, bir işlem ve eylem ile) harbînin (o ülke vatandaşının) malını alması, mülkiyetine geçirmesi caizdir" diyor. Bu ictihada göre mesela kumar oynamak ve faiz almak İslam'da haramdır, ama dâru'l-harbde yasak değilse ve müslüman, bir harbî ile kumar oynadığında kazanacağını biliyorsa kumar oynar, harbîye faizle kredi verir ve bu yollardan elde ettiği gelir helal olur. Bu niçin böyledir? Çünkü savaş halinde düşman ülkenin mal ve can dokunulmazlığı ortadan kalkar, düşmanın malını zorla almak caiz olur. İki ülke arasındaki ilişki savaş olmakla beraber bir müslüman izin alarak (bir mânada anlaşma yaparak) düşman ülkesine girdiğinde, onların mal ve canlarına dokunmama sözü verdiğinden (anlaşmada bu hüküm de bulunduğundan) harbînin malını zorla -veya orada da yasak olan bir başka yoldan- alamaz. Ama onlara göre caiz olan kumar gibi bir yoldan mal alırsa, zaten helal olan bir malı almıştır, kumar ve faizli akit meşru ve helal olan bir mal elde etmek için yalnızca formalite kabilinden bir araçtır... Ebû Hanîfe'nin bu ictihadına başta Ebû Yûsuf gibi talebeleri olmak üzere diğer müctehidler katılmıyor, itiraz ediyor ve şöyle diyorlar: "Müslümanın tabi olduğu kanun ve kurallar ülkeye göre değişmez, İslam ülkesinde haram olan akit ve davranışlar, izinle girilmiş harb ülkesinde de haramdır, müslüman orada da faiz alarak kumar oynayarak harbînin malını alamaz..."
Bu eski icthadlara günümüz şartlarında baktığımızda şunları söylemek mümkündür:
a) Bugün ülkeler arasındaki ilişki durumları/şekilleri değişmiştir. Bir ülkenin diğerine savaş ilan edebilmesi için "üzerinde ittifak edilmiş" sebepler vardır ki bunu da "dışarıdan saldırı karşısında savunma" şeklinde özetlemek mümkündür. ABD'nin savunduğu "tehlikeyi engellemek için önceden tedbir saldırısı" tezi kabul görmemiştir. Bugün iki ülke arasında meşru bir savaş haline BM karar vermektedir. Hem -amacına uygun iş görmek şartıyla- böyle bir kuruluş hem de kabul edilen meşru savaş sebebi İslam'a aykırı değildir. Bu yüzden hemen bütün İslam ülkeleri de bu kuruluşun üyesidir ve savaşla ilgili karara imza atmışlardır.
b) Bugün mevcut uluslararası ilişki durumuna göre -fiilen meşru bir savaş içinde olan iki ülke dışında- savaş halinde iki ülkeden söz edilemez ve bu sebeple de "İslam ülkesi sayılmayan ülkelerde yaşayan insanların malları ve canları müslümanlara helaldir" denilemez.
c) Faiz ve kumar yoluyla, aslında helal olan bir mal elde etmenin helal olacağını ileri süren ictihadda açık (cevab bulunmayan) soru, "müslümanların, gayr-i müslimlerle de olsa kumar oynamalarının, faizli akit yapmalarının caiz olup olmadığıdır". Buna caiz diyen ictihadın muteber delili yoktur.
İşte bu gerekçelerle ben, İslam ülkeleri dışında da müslümanların kumar oynayarak, faizli kredi vererek, domuz satarak... para kazanmalarının caiz olmadığını söylüyorum.

Soru:
4. Hocam yine Almanyada tam islami bir cemaat bulmak zor. Okuduğum kadarıyla islami bir cemaat, İslam'ın bütün yönleri için çalışması lazım; teblig gibi, askeri bir ordu gibi, devletleşme gibi, cihad gibi vesaire. Böyle bir cemaati bulmak Almanyada zor. Bizim burda bu yükümlülüklerden kurtulmamız için nasıl bir çalışma yürütmemiz lazım ki sorumluluktan kurtulalım. Yoksa hicret mi etmemiz lazım İslam'ı tam yaşamamız için.
Cevap:
4. Almanya gibi ülkelerde mevcut cemaatlerin faaliyetlerini eksik bulduğunuzu ve İslam'ı tam yaşamak için hicret etmeyi bile düşündüğünüzü yazıyorsunuz. Faaliyeti eksik olmayan devleti, cemaati ve (kendiniz dahil) ferdi nerede bulacaksınız. Bulunduğunuz yerin, İslam'ı daha iyi yaşamak için uygun olması konusunda titizlik göstermek ve bu amaçla göç etmek -imkan bulunduğunda- elbette meşrudur ve bazan gereklidir. Ancak bulunduğunuz yerde müslümanlığınız zarar görmüyor, orayı ıslah için de bir şeyler yapma imkanına sahip bulunuyorsanız bundan kaçmak da sorumluluk getirebilir. Hizmet tek başına yapılamaz. Küçük büyük cemaat faaliyetine ihtiyaç vardır. Siz cemaatlerle ilişkinizi, İslam'ı (ahkâm ve ahlak ile) önde tutarak kurun, hiçbir menfaati İslam'ın sabit, kesin, değişmez kurallarını çiğneyerek elde etmeyin, İslam'ı cemaate göre değil, cemaati İslam'a göre değerlendirin, çizgiden sapanları ıslaha çalışın, bu mümkün olmuyorsa onu bırakın başkalarıyla çalışın.


 


Buradaki iki mavi çizgi arası içerik site editörünce konulmuştur ve rastgele çıkmaktadır. İçeriğini onayladığımız anlamına gelmez, dikkatli davranın.

  Şu anda sayfası gösterilen kitap.
Önceki Soru
Sonraki Soru
Bütün Soruları Listele
Bütün Soru Konularını Listele
Site Sayfaları
Ana Sayfa
Hakkında
Makaleleri
Kitapları
Soru Konuları
Soru Listesi
Hayrettin Karaman`ın Sohbetleri
Şiirleri
Bestelenmiş ve Seslendirilmiş Şiirleri
Bütün site içeriğinin genel kelime indeksi.
Sitede Arama
Hayrettin Karaman'ın Siteye Son Eklenen Yazıları
E-posta
Siteyi Link ve Kaynak Gösterimi
m.HayrettinKaraman.net Mobil-Metin Versiyonu Hakkında

Facebook Sayfası:

Bulunduğunuz Sayfayı:



Sayfa başına gider Siteden rastgele bir sayfa seçer. Hafızadaki önceki sayfaya döner Hafızadaki sonraki sayfaya döner
   
Önceki Soru Sonraki Soru Bütün Soruları Listele Bütün Soru Konularını Listele