HayrettinKaraman.net Site Ana Sayfasına Geçiş Facebook Sayfasına Geçiş Twitter Sayfasına Geçiş instagram Sayfasına Geçiş YouTube Sayfasına Geçiş
Siteden rastgele bir sayfa seçer. Hafızadaki önceki sayfaya döner Hafızadaki sonraki sayfaya döner
 


Camiler ve din görevlileri haftası

Diyanet’in açıklamasına göre, “1986 yılından itibaren 01-07 Ekim tarihleri arası Camiler Haftası olarak kutlanmaya başlanmıştır. 2003 yılından itibaren haftanın ismi Camiler ve Din Görevlileri Haftası olarak değiştirilmiş, etkinliklerinin çeşitliliği artırılmış, içeriği zenginleştirilmiş ve ülke genelinde açılış merasimleri düzenlenmeye başlanmıştır. Camilerde kütüphane oluşturulması, kitap dağıtımı, konferans ve paneller, toplumun dezavantajlı kesimlerine yönelik etkinlikler, cami onarım ve temizliği, organ ve kan bağışı kampanyaları, ödüllü şiir ve kompozisyon yarışmaları, radyo ve TV programları, spor aktiviteleri hafta münasebetiyle gerçekleştirilen faaliyetler arasında sıralanabilir. Bunlara ek olarak hafta içerisinde hayırsever vatandaşlara Başkanlığımızca plaket verilmekte, personelimiz arasında; hafızlık, Kur’an’ı Kerim ve ezanı güzel okuma, hutbe ve şiir yazma gibi yarışmalar düzenlenmekte, haftaya özel hutbe okunmakta, vaazlar verilmekte ve Kur’an-ı Kerim ve mevlit programları tertip edilmektedir. Başkanlığımıza bağlı yurt dışı teşkilatında da hafta vesilesiyle benzer etkinlikler düzenlenmektedir.”

“2011 yılından itibaren Camiler ve Din Görevlileri Haftası münasebetiyle toplumun ihtiyacı olan bir konu belirlenmeye başlanmış, belirlenen bu tema ekseninde hafta boyunca çeşitli etkinlikler gerçekleştirilmiştir.”

Müslümanın hayatı boyunca en fazla uğrayacağı, içinde ibadet edeceği, huzur bulacağı, cemaat halinde çevreye, ümmete ve insanlığa faydalı, hayırlı işler yapacağı bu mekanlara bugün “bir hafta ayırarak” dikkat çekmeye niçin ihtiyaç hasıl olmuştur?

Çünkü Müslümanların öncelikli işleri ve mekanları dünya hayatına kilitlenmiştir; Allah’a ve ahirete ayıracakları zaman giderek azalmış, devede kulak miktarına inmiştir.

Kutlu Doğum Haftası da böyledir; aslında Peygamberimiz’i (s.a.) kendimizden fazla sevmedikçe imanımız eksik olur; peki Peygamberini kendinden fazla seven bir müminin günlük hayatında O’nun yeri ne kadar olur?

Ne yazık ki, bu soruya verilecek cevap çoğumuz için utandırıcıdır. İşte bu yüzden “mevlid kandiline ek olarak” bir de hafta tahsis edilmiştir.

Allah Teâlâ şöyle buyuruyor:

“Allah’ın mescitlerini, ancak Allah’a ve ahiret gününe iman eden, namazlarını dosdoğru kılan, zekâtlarını veren ve Allah’tan başkasından korkmayan kimseler imar eder. İşte, doğru yola erenlerden olmaları umulanlar bunlardır.” (Tevbe 9/18)

Peygamberimiz (s.a.), “Cemaatle kılınan namazın, tek başına kılınan namazdan yirmi yedi derece daha faziletli” olduğunu bildirmiştir.

Bu âyetin ve hadisin bana ilham ettiği manayı şöyle ifade edebilirim:

Müminler için cemaat ve mescidden (camiden) daha önemli bir mekan ve topluluk olmamalıdır. Camiler yalnızca namaz kılmak için değil, büyük ümmetin küçük cüzleri olan cemaatlere hayat vermek için vardır. Camiye gelen müminler ile şehir içi otobüse binen yolcular topluluğu arasında fark olmalıdır. Otobüs yolcuları arasında, ortak duygu, değer ve işleri/hizmetleri olan bir çeşit aile bağı yoktur; ama bunlar cami cemaatlerinde olmalıdır. Esasen hadiste geçen “katlı sevap” teşviki de bu aileyi oluşturmaya yöneliktir.

Camide yalnızca namaz kılıp yanındakilerle ilgilenmeden, ümmetin bir parçası olarak kendilerine düşen vazifeleri ifa etmek için bu toplantıyı vesile kılmadan ayrılan kimseleri, “dışına şeker sürülmüş bir ilacın şekerini yalayıp ilacını atan” kimselere benzetebiliriz. Bir başka örnek, faydalı, güzel, hayırlı bir toplantıya katılmayı teşvik için gelenlere vaad edilen kitabı, çiçeği, lokumu, çikolatayı... alıp faaliyete katılmadan dönen kimselerdir.

Peygamberimiz (s.a.) hayatta iken camide yalnızca yirmi yedi kat sevaplı cemaat namazı kılınıp (teşvik şekeri alınıp) sıvışmak olmazdı; cami Müslümanların öz evlerinden daha önemli, daha fonksiyonlu, daha çeşitli hizmetlere mekan olan bir yer idi. Büyük şehirlerdeki cemaati kalabalık ve bir kısmı gelip geçici olan camilerde bütün cemaat için yukarıda açıklanan birlik ve hizmetleri sağlamak mümkün olmayabilir, ama buralarda ve mahalle mescidlerinde, imamın önderliğinde cemaati, ümmetin bir parçası ve mahallin büyük ailesi haline getirmek mümkündür.

Hasılı camiler müminlerin, tamamı ibadet olan faaliyet ve hizmetlerinin ana merkezi olmadıkça oluş maksatları gerçekleşmez.

01.10.2017


BU MAKALENİN SESLİ VİDEOSU VARDIR:



VİDEO DIŞ BAĞLANTISI İÇİN BURAYA DOKUNABİLİRSİNİZ.


Buradaki iki mavi çizgi arası içerik site editörünce konulmuştur ve rastgele çıkmaktadır. İçeriğini onayladığımız anlamına gelmez, dikkatli davranın.

  Şu anda sayfası gösterilen kitap.
Önceki Makale
Sonraki Makale
Makale Listesi
Site Sayfaları
Ana Sayfa
Hakkında
Makaleleri
Kitapları
Soru Konuları
Soru Listesi
Hayrettin Karaman`ın Sohbetleri
Şiirleri
Bestelenmiş ve Seslendirilmiş Şiirleri
Bütün site içeriğinin genel kelime indeksi.
Sitede Arama
Hayrettin Karaman'ın Siteye Son Eklenen Yazıları
E-posta
Siteyi Link ve Kaynak Gösterimi
m.HayrettinKaraman.net Mobil-Metin Versiyonu Hakkında

Facebook Sayfası:

Bulunduğunuz Sayfayı:



Sayfa başına gider Siteden rastgele bir sayfa seçer. Hafızadaki önceki sayfaya döner Hafızadaki sonraki sayfaya döner
   
Önceki Makale Sonraki Makale Makale Listesi