HayrettinKaraman.net Site Ana Sayfasına Geçiş Facebook Sayfasına Geçiş Twitter Sayfasına Geçiş instagram Sayfasına Geçiş YouTube Sayfasına Geçiş
Siteden rastgele bir sayfa seçer. Hafızadaki önceki sayfaya döner Hafızadaki sonraki sayfaya döner
 


İslami sigortacılık

"Mal canın yongasıdır" derler; doğru sözdür; bu yüzden olmalıdır ki, canı korumayı ilke edinen İslam, diğer bazı değerler yanında, helal yoldan kazanılmış ve üzerine yüklenen zekat, vergi, karz-ı hasen gibi borçları da ödenmiş malı korumayı maksatlardan biri kılmıştır.

Malın çeşitlerine göre kayıp ve zarara uğrama ihtimalleri değişik olmakla beraber üründen haneye kadar her malın zarara uğraması veya tamamen kaybedilmesi riski vardır. Böyle bir zarar gerçekleştiğinde maruz kalanın altından kalkması, daha önce alıştığı meşru hayatı devam ettirmesi mümkün olmayabilir. İşte bu yüzden milattan önceki iki binli yıllardan beri insanlar, mal kaybı riskine karşı tedbirler düşünmüşler, sigorta da bunlardan bir olarak ortaya çıkmıştır.

Özellikle kapitalist düşünce "sinekten yağ çıkarma" peşinde olduğu için insanların bu hassasiyet ve ihtiyaçlarını da kazanca çevirmenin yolunu bulmuş ve dünyada yaygın olan "ticari veya primli sigorta" şeklini icad etmiştir. Bu şekil sigortayı genellikle şirketler yürütür, malını sigorta ettirmek isteyenden yıllık prim tahsil eder, bu primler sigorta şirketinin malı olur, prim ödeyen sigortalıya da, sigorta konusu malı zarara uğrarsa onu telafi etmeyi taahhüt eder. İhtimal gerçekleşmezse sigortalının parası yanar, sigortacı -reassürans şirketleri vasıtasıyla işi garantiye aldığı için- hemen daima kazanır ve bu zincir böylece devam eder gider.

İslam bu ihtiyacın bir kazanç vasıtası olmasına razı olmamış, karşılıklı yardımlaşma ve teberru (bağış) yoluyla ihtiyacın karşılanmasını tercih etmiştir.

Peki bu karşılıklı yardımlaşma (tekâfül) nasıl ve hangi kurum ve kuruluşlar aracılığı ile gerçekleşecek?

Binlerce karşılıklı sigortalıdan teberruları toplayacak, koruyacak, zararları ödeyecek, toplanan yetmezse ek kaynak temin edecek, artarsa verenlere iade edecek, uygulamalardan biri olarak toplanan paraları helal getirisi olan işlerde nemalandıracak… kurum ve kuruluşlara ihtiyaç olacağı aşikârdır.

Bu ihtiyaca cevap vermek üzere şirketler, vakıflar ve kooperatiflerden söz edilmiş ve bunların bir kısmı İslam dünyasında uygulanmaya başlamıştır.

Bu yazıda Gümrük ve Ticaret Bakanlığı Başmüfettişi Sayın Yusuf Üstün'ün bir çalışmasından da yararlanarak kooperatif (mütüel, karşılıklı) sigorta çeşidini özetleyeceğim, sonraki yazılarda da diğer çeşitlerden söz edeceğim.

Sayın Üstün diyor ki:

« Ülke ekonomimizin kendi kaynaklarımızla büyüyebilmesi açısından kooperatif model ülkemize büyük bir fırsat sunmaktadır.
Yabancı yatırımcıların 2005'lerden beri Türk sigorta sektöründeki payını artırdıkları gözlenmektedir. 2005 yılında sektörde yüzde 25 paya sahip yabancı sermayeli sigorta şirketlerinin, bugün toplam prim üretimindeki payları yüzde 60'ların; ödenmiş sermaye içindeki payları ise yüzde 70'lerin üzerine çıkmıştır. Resmi rakamlara yansımamakla birlikte, ülkemiz sigorta sektöründe yabancı sermaye ağırlığı %96,8 düzeylerine çıkmış bulunmaktadır.
Öte yandan, 2012 yılı itibariyle Türkiye'deki 35 hayat dışı sigorta şirketinden 28'inin ve 23 hayat ve emeklilik şirketinden 16'sının yabancı ortaklı olduğu görülmektedir.
Sermaye şirketleriyle kooperatif şirket arasındaki en önemli farklardan bir tanesi, kooperatifin değişir ortaklı değişir sermayeli bir yapı olması, ortağın sermayesinin ne kadar çok olursa olsun bir oy hakkına sahip olmasıdır. Dolayısıyla tamamen milli kaynaklarla kurulan bir kooperatif sigorta şirketinin, diğer sermaye şirketi şeklinde organize edilen sigorta şirketlerinde son dönemde olduğu gibi bir yabancı fon tarafından satın alınması mümkün değildir. Çünkü tamamen kâr amacıyla hareket eden bu fonların yönetiminde hiçbir söz sahibi olmayacağı ya da her ortak gibi yalnızca bir oy hakkına sahip olacağı böyle bir yapıya, kâr gailesiyle "sermaye bağlaması" pek de iktisadi görülmemektedir.
Öte yandan, sermaye şirketi şeklinde kurulacak bir sigorta şirketinin mevcut mevzuat hükümlerine göre en az 11 milyon TL'lik bir kuruluş sermayesi ve ilave kuruluş masraflarına (takriben 1 milyon TL) ihtiyaç bulunmaktadır. Oysa, kooperatif şeklinde kurulacak bir sigorta şirketi için en az 200 ortak yeterlidir. 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu'nun 3'üncü ve 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu'nun 19'uncu maddeleri dikkate alındığında bu demektir ki (200 ortak x 100 TL=) 20.000 TL'lik bir kuruluş sermayesi ve ilave kuruluş masraflarıyla bir tekafül sigorta kooperatifi kurulabilecektir. »

(Devam edeceğim)

04.05.2014



Buradaki iki mavi çizgi arası içerik site editörünce konulmuştur ve rastgele çıkmaktadır. İçeriğini onayladığımız anlamına gelmez, dikkatli davranın.

  Şu anda sayfası gösterilen kitap.
Önceki Makale
Sonraki Makale
Makale Listesi
Site Sayfaları
Ana Sayfa
Hakkında
Makaleleri
Kitapları
Soru Konuları
Soru Listesi
Hayrettin Karaman`ın Sohbetleri
Şiirleri
Bestelenmiş ve Seslendirilmiş Şiirleri
Bütün site içeriğinin genel kelime indeksi.
Sitede Arama
Hayrettin Karaman'ın Siteye Son Eklenen Yazıları
E-posta
Siteyi Link ve Kaynak Gösterimi
m.HayrettinKaraman.net Mobil-Metin Versiyonu Hakkında

Facebook Sayfası:

Bulunduğunuz Sayfayı:



Sayfa başına gider Siteden rastgele bir sayfa seçer. Hafızadaki önceki sayfaya döner Hafızadaki sonraki sayfaya döner
   
Önceki Makale Sonraki Makale Makale Listesi