HayrettinKaraman.net Site Ana Sayfasına Geçiş Facebook Sayfasına Geçiş Twitter Sayfasına Geçiş instagram Sayfasına Geçiş YouTube Sayfasına Geçiş
Siteden rastgele bir sayfa seçer. Hafızadaki önceki sayfaya döner Hafızadaki sonraki sayfaya döner
 


İsviçre'de Kutlu Doğum

Hem siyasi hem de ideolojik muhalefet her fırsatı değerlendirerek ve yaptıklarının ülke menfaatine olup olmadığına aldırmadan iktidara vuruyor; hataları, eksikleri abartıyor, çözüm yolu göstermiyor, gösterir gibi yaparak olmayacak, kendileri de gelseler yapamayacakları, yapsalar zararı faydasından çok olabilecek şeyler söylüyorlar. ABD İsrail'in peşine düşmüş dünyayı belaya sürüklüyor, İslam dünyası birlik yerine ayrılığın peşinde koşuyor... bütün bunlar karşısında insanın içi kararıyor; derken ufuktan yükselen "Kutlu Doğum" güneşi, düşünce ve duygularımızı bir başka iklime/âleme yoğunlaştırmamızı sağlıyor, Rahmet Peygamberi'ni (s.a.), insanlığın rahmete en muhtaç olduğu bir dönemde daha anlamlı olarak anıyor, yalnızca İslam Dünyası'nda değil, hemen bütün dünyada O'nunla dolu bir hafta geçiriyoruz. Ananlara ve andıranlara ne mutlu!

Yorgun ve rahatsız olduğum için konferanslara gidemiyorum, ama yer gurbet, konu da Rahmet Peygamberi olunca hayır demek mümkün olmuyor ve İsviçre'ye uçuyoruz. Aynı uçakta, yine İsviçre'nin bir başka şehrinde konuşacak olan bir başka hocayı görmek, dönerken sevgili Senâî Demirci'nin yine bir anma programından dönmekte olduğunu öğrenmek, bizim bildiğimiz ve gördüğümüzün ötesinde yüzlerce Peygamber sevdalısının dünyanın çeşitli yerlerine aynı maksatla gittiklerini düşünmek mutluluğmuzu arttırıyor. Varsın bilmeyenler, içlerindeki karanlık ve çirkinliği kâğıtlara döksünler; milyarı aşan sevdalının aşkı, mahabbeti, hasret gözyaşı önünde bu çerçöpün tutunması mümkün mü? O, Taif'e gidip putperest reislere davasını anlatmak ve desteklerini sağlamak istediğinde hem hakaret hem de işkenceye maruz kalmıştı; Allah Teâlâ Cebrâîl'i göndererek "Dilersen bunları helak ederim" buyurunca telaşla semaya ellerini açmış, "Allah'ım, onlar bilmedikleri için böyle yapıyorlar, onları doğru yola ilet ve rahmetinle muamele buyur" niyazında bulunmuştu. Ne ona yapılan son bulacak, ne de bizim, O'nun izinde, rahmet ve sevgiyi, intikam ve nefrete tercihimiz; "Her kap içindekini sızdırır" dememişler mi?

Bir iki yazıda, İsviçre'de olup bitenler hakkında öğrendiklerimden bir kısmını sizlerle paylaşacağım.

Önce Kutlu Doğum Gecesi'nden söz edelim.

Zürih'e yakın Solothurn isimli yerleşim merkezinde Müslümanlar bir dernek kurarak "Fatih Mescidi" yapmışlar, burada güzel faaliyetler yürütüyorlar, bu cümleden olarak bu yıl, geniş katılım sağlayacak bir organizasyon ile "Kutlu Doğum" Günü yapmaya karar vermişler. Aylarca öncesinden ısrarla davet ettiler, kabul ettim. İlave banklar konduğu takdirde dört bin kişi alabilecek bir spor salonu kiralamışlar, anlatması uzun sürecek külfetlerle burayı donatmışlar, anmanın yapılacağı günden bir gün önce kırktan fazla genç, şehre gelen bütün yollarda, sekiz on Km.'den itibaren bütün kavşaklara üçer adet renkli balon asmışlar (yeri kolay bulmayı sağlamak için), yirmi dört saat süren sağanak yağmur altında nöbet tutarak gelenlere yol gösteriyorlar, Fransa'dan tutun İsviçre'nin her köşesinden ailece gelen 2500 kişi salonu doldurmuş. Program, İstiklal Marşı, Kur'an tilaveti, takdim konuşması ve benim konuşmamdan ibaret. İstiklal Marşı böyle durumlarda daha bir manalı ve heyecanlı oluyor. Kur'an-ı Kerim'i okuyan hafız, merhum Hendekli Abdurrahman Efendi'nin öğrencisi, Türkiye'de bile sık dinleyemediğimiz mükemmellikte bir tilavet ziyafeti çekiyor.

Ben konuşmamı iki bölümde takdim ettim. Birincisinde Hz. Peygamber'in örnek ailesinden yola çıkarak "İslam Ailesi"ni anlattım, ikinci bölümde ise yazılı olarak verilen sorulara cevap verdim. İki bölüm yarım saat kadar bir ara ile ayrıldı. Bu arada da tam bir şenlik havası vardı: Dönerler, çaylar, kahveler, hasret gidermeler, tanışmalar, halleşmeler...

Konuşmamın girişinde şunları söyledim: Eskiden fıkıh kitaplarında dünya, Müslümanların ve ötekilerin egemen oldukları iki dünya olarak ayrılırdı. Ötekilerin dünyasında, bu gün burada yaptıklarımızı yapamazdık. Bakın mescidimiz var, ezan okuyup cemaatle namaz kıldık, onlara ait bir mekanı kiraladık ve burada Peygamberimiz'i anlatıyor, onun sevgi ve hasreti ile coşuyoruz. Evet, bu ülkelerde O'na hakaret edenler de var, ama bunlar da var. Biz, O'nu bilmeyenlerin veya başka hesapların peşinde olanların yaptıklarına takılıp kalmayalım, oyuna gelmeyelim, mevcut imkanları değerlendirmeye, kendimiz korumaya, nesillerimizi iyi (dini hayatına uygulayan) Müslümanlar olarak yetiştirmeye bakalım...

Kürsüde üç saatten fazla kaldım, yoruldum, ama değdi.

Devam edeceğim.

14 Nisan 2006
Cuma



Buradaki iki mavi çizgi arası içerik site editörünce konulmuştur ve rastgele çıkmaktadır. İçeriğini onayladığımız anlamına gelmez, dikkatli davranın.

  Şu anda sayfası gösterilen kitap.
Önceki Makale
Sonraki Makale
Makale Listesi
Site Sayfaları
Ana Sayfa
Hakkında
Makaleleri
Kitapları
Soru Konuları
Soru Listesi
Hayrettin Karaman`ın Sohbetleri
Şiirleri
Bestelenmiş ve Seslendirilmiş Şiirleri
Bütün site içeriğinin genel kelime indeksi.
Sitede Arama
Hayrettin Karaman'ın Siteye Son Eklenen Yazıları
E-posta
Siteyi Link ve Kaynak Gösterimi
m.HayrettinKaraman.net Mobil-Metin Versiyonu Hakkında

Facebook Sayfası:

Bulunduğunuz Sayfayı:



Sayfa başına gider Siteden rastgele bir sayfa seçer. Hafızadaki önceki sayfaya döner Hafızadaki sonraki sayfaya döner
   
Önceki Makale Sonraki Makale Makale Listesi